29 Ocak 2011 Cumartesi

Dili Döndüğünce

Deniz, kendi adı hariç herşeyi dili döndüğünce söylemeye başladı.
Olleyyy!!!!
Bazı kelimler o kadar komik çıkıyor ki, o bile söyledikten sonra şaşırıyor. Performansını beğenmediği kelimeleri tekrar söylemiyor şimdilik.Biraz sıkıştırınca mecburen söylüyor. Genelde onları ilk hecesi ile anıyor..
26 Ocak 2011 ilk kez babaya Remzi dedi.. Çok şirin Remzi diyo Rımzi gibi sanki, Başak şimdilik daha zor 10 kez Remzi dedirtiyorsam bir kez Başak diyor. Başk gibi ama tam da değil Denizce biraz ama çook şeker.
Mantık olayını söktü sökmesine ama kendine göre olan sorulara hemen ve beklenmedik cevaplar veriyor. Büyükbabaanne "hala söyle Deniz Hala de" derken Deniz'in cevabı "Özlm" oldu.. Bunun üzerine İlhami dedik "amca" dedi. Yuuhh dedik.. Özlem bizce Hala demekten çok daha zor ama onu tercih etti. Bu tercih bile ilginç aslında. Halasını en fazla 5-6 kere görmüş bir çocuk ve Hala hakkında evde de hiçbir konuşma geçmezken ismini bilmesi ve ona "Özlm" demesi de süperrr.
Enterasan bir şey daha beşe kadar sayıyor. Tabi canı istediğinde tüm bunlar yapılıyor. Sen bir de bir bakmışsın ikki, üüç, döt ve bes arkadan gelmiş...
Cümle kurma ise koca bir sıfır. İstediği kelime dile dökülüyor (DENİZ HARİÇ) ama cümleye dönmüyor. Taa 13-14 aylıkken Mine'nin oğlu Hakan'a söylediği "Hakaa Gell" hariç başka bircümle duymadım oğlumdan.
22. ayımızı bitirmekte olduğumuz şu günlerde dil çözüldü resmen.. Music together da ingilizce kelime söylediğini bile duymuşluğum var bugün.. Yanılmıyorsam "Drive" dedi..
Seni sonsuza kadar dinleyecek bir annen var konuşş susma..

26 Ocak 2011 Çarşamba

Büyük Babaanne "Nine"


16 -22 Ocak 2011 tarihleri Deniz için her zaman özel olarak kalacak bir tarih. Büüyyüüükk babaannesi ile  bundan 2 hafta önce tanışmışlardı ama bu farklı... Başbaşa, kendilerine özel bir zaman dilimi...
Büyüdüğü zaman hatırlamayacak, işte bu yazı onun için...
Evi tanıma:
Bir pazar akşamı geldi ninemiz bize.. İlaç kargaşası, yatak hazırlığı, Deniz'in uyku zamanı derken çabuk geçti ilk gece.

Tanışma:
Asıl tanışma işte pazartesi oldu. Deniz nineye yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. Önce salondaki legolarını gösterdi. "Yap, boşz" dedi. Mutfakta beraber oturdular. Kah nine yedi kahh Deniz.

Alışma:
Salı düzen oturtulmuş, ilaç kargaşası sonlanmış herkes birbirine alışmıştı. O kadar alışılmış bir düzen oldu ki birden bire, yemek ritüelimizdeki yerini aldı ninemiz. Deniz yemek istemediğinde başındaki yazmayla ağzını kapayıp Deniz'e küstü ki Deniz yesin. Deniz kıramadı ninesini kırmadı da o her küstüğünde bir kaşık yemek indrdi zorla da olsa miğdeye...

Anektot: (bu böyle mi yazılıyor???)
Yanlış hatırlamıyorsam pazartesi saat 12 civarı ninemiz salondaki koltukta kestiriyor aman üşümesin dedim üzerine battaniye örttüm. Aman benmiyim örten, tek düşünen ben miyim nineyi sanki HAYYIIRR Deniz örtecek ninesinin üzerini. Acil başka bir battaniye bulunup Deniz'e verildi Deniz biraz sakinleşti ama hala ninenin üzerinde benim örttüğüm battaniye, koştu onu yere attı kendininkini serdi ninesine.

Kaynaşma:
Ninemizin üçlü sarmal inci kolyesi kopar. DADADADADANNN aman tanrım zaten bir güzü görmeyen diğeri de azıcık gören ninemiz kolyesinin parçalarını nasıl bulacak?? Tabiki Süpermen Deniz hemen yardıma koşar ve her bulduğu inci parçasını sevinçle ninemize "İNCİ,İNCİ" diye taşır. Nine her verilen inci tanesine çok sevinir. Bulan mutlu, alan mutlu...
Deniz'in ninenin elinden tutup odasına götürmesi ise sözlerle anlatılamayacak kadar güzel ve özeldir. Salondan ninemizin elini tutar kaldırır, ninemizin hızına göre yavaş yavaş koridor geçilerek odamıza götürülür. Daha sonra oyuncaklar ve yeteknekler ninemize gösterilir ve tepki beklenir. Ninemizin tepkisi çok hoşa gitmiş olacak ki bu bir ritüel olur ve günde iki bazen üç kere tekrarlanır. Deniz anneannenin yaşlılığını, gözlerini, dizlerini anladı sanki, ona göre hareket etti hep. Kırmadı onu.

Denizin arkadaşları:
Çok sosyal bir çocuk olan Deniz'in siteden kankaları mevcuttur. Hepsi kendinden büyük olmakla beraber Duruşah, Sezin ve Mert vazgeçilmez arkadaşlarımızdır. Onların evine gitmek bal kadar tatlı olmakla beraber onlar bize geldiğinde oyuncakları paylaşmak acıdır. Ninemizin bizde olduğu perşembe Sezin ve Duruşah bize gelir ve başlar curcuna.. Deniz oyuncak vermez paylaşmaz ama sever arkadaşlarını. Nineyle de tanıştıtıt özellikle Duruşah'ını.. Nine bütün haftayı Deniz, Mine ve benle geçirirken araya böyle bir değişiklik ona da iyi gelmiş gelen kadınları herzamanki gibi esprileri ile güldürmüştür. Böylece ninemiz bir haftada hayatımızın kısa bir özetini bizle paylaşmıştır.

Ayrılık:
Tam herşey süper ninemiz yanımızda gözümüz arkada değil derken bir hafta bitmiş ve cuma akşamı ninemizi İlhami amcamıza teslim ederek ayrılış zamanı gelmiştir.

Yine gel nine yine gel...

16 Ocak 2011 Pazar

Lohusalık

Derya  Lohusalık soruları çıkarmış beni de mimlemiş ben bu ara aşırı çalışma, Deniz'in hastalığı derken anca vakit buldum. Bu kelimenin anlamını ben Elif Şafak'ın Siyah Süt'ü ile öğrenmiştim. Vayy be demiştim ama sanırım daha ağır bir lohusalık geçirdim işte sorular ve cevapları...

1- Lohusalık denen hadise sizce tam olarak nedir?

Buhrandır içinden çıkılmaz kimsenin sizi anlamadığı, bir nevi depresyondur. Elinizde minicik bir bebek sağa sola şaşkın şaşkın bakarken, içeriden hormonlarda sizinle dalga geçer. Eliniz ayağınız kadar dilinizde dolanır. Bazen bıçak olur çevreye batarlar, bazen gözlerinizden anlamsız yaşlar boşalır. Çevrenize gelip geçici hisler beslerken kendinizden nefret edersiniz. Bebişinize bakamıyor hisedersiniz kendinizi yetersizsinizdir. En acımasız eleştirmen siz olursunuz.

2- Lohusalık içinde hormon dengesizliğini de barındıran bir şeyse neden 40 gün sürer gibi bir algı var toplumda sizce? Regl olamadığın, emzirme ile birlikte hormonların dağınık kaldığı süre boyunca sürmesi makul değil mi?

Bence o da yetmez emzirme süresince tam yerine oturamaz hormonlar emzirme, regl hepsi depreştirir hemsi azdırır durumu. 40 gün değil emzirme 2 yıl sürse etkisi azalsada devam eder.

3- Sizin lohusalığınız (Hormonal dengesizlikler ve depresif olma halini kastediyorum hep lohusa derken) ne kadar sürdü?

Hala sürüyooorrr... Ama sanırım ilk 3 ay en yoğun regl olana kadar yoğun 1 yıldan zonra çok azaldı ama dediğim gibi hala arada ağlama krizleri duygu selleri nadir de olsa devam ediyor.

4- Nasıl geçti, hep aynı şiddette miydi? Normale yavaş yavaş mı, birden mi döndünüz? Herp depresif, sinirli olacak şekilde mi etkiledi sizi, manik, aşırı enerjik anlarınız da oldu mu?

Sanırım bu sorunun cevabı yukarıda. Ama en çok kendime ve yakın çevreme takık bir dönemdi.

5- O dönem yanınızda, sizi gerçekten anlayan, destek olan eş, dost, arkadaşınız var mıydı? Yalnız mı geçirdiniz?

İlk altı ay en yoğun dönemde annem ve Remzi daha sonrasında teyzelereim yanımdaydı. Gerek bana gerekse ve özellikle Deniz'e bakmaya geldiler. Genelde anlamaya çalışsalarda arada onlarda rest çektiler. Onlar dışında pek kimseye yansıtmadım zaten.. Birde Münevver teyzemiz arada nasibini almıştır. (Deniz'in bakıcısı)

6- Eşinizle nasıl geçirdiniz bu süreci?

Remzi genelde evde müdür konumunda olduğu için o ne derse onu yaparız ama bu dönemde benim düzen takıntım yüzünden arada gerilsekte genelde anlayışla karşıladı. Keşke Deniz'i birilerine bırakıp başbaşa geçirbileceğimiz zamanlarımız olsaydı eminim o zaman hem Remzi beni daha iyi anlar hemde ben kendime zaman ayırmış olurdum ama malesef  ilk dönemler Deniz'in sarılığı dolayısı ile emme problemi yüzünden daha sonraları ise Deniz'in anne bağımlısı bir uykusu olması yüzünden pek başbaşa zaman geçiremedik . Remzi baba olarak bu süreçte benden beş yıldız aldı.

Buradan bu sefer okuyan herkesi mimliyorum...

3 Ocak 2011 Pazartesi

2011

Hoşgeldin 2011,
seninle birlikte Deniz 2 yaşını kutlayacak... Bu sene ve bundan sonraki her sene eşsiz tadlar, mutluluklar, deneyimler ve dostlar kazandırsın kuzuma...
2011 benim isteklerime gelince;
Fiziki olarak;
*Yemek yemeyi, annesi ve hatta babası kadar, çok sevsin
*Acıktığını kendisi söylesin
*Uykusu gelince yatmak istesin
*Kendi kendine uyumayı öğrensin
*Kendi yatağında  deliksiz uykular çeksin
*Hastalanmasın
*Uzun uzun cümleler kursun
*Anneanneyle babaanneyle daha çok zaman geçirsin
*Kendi kendine memeyi bıraksın oğluşum
*Gelip gidip beni öpsün
Kişisel gelişim açısından;
*Merakı on kat artsın
*Kendine güveni tavan yapsın
*Paylaşmayı öğrensin
*Tek başına oyun oynasın
*Dikkat dağınıklığı yaşamasın (çok oyuncak dikkatsizlik yapıyo diyolar o olmasın işte)
*Sakarlık devri kapansın :) (genetikse fena çünkü)
*Müzik sevgisi artsın
Bol gezmeli, düzenli, neşeli, kalabalık bir yıl olsun 2011