30 Mart 2011 Çarşamba

2

Onun yanında olmak o kadar güzel ki. Kafamı ellerinin arasına alıp göğsüne basması.. Tarifsiz bir mutluluk her seferinde ağlıyorum. Ve o göz yaşlarımı elleriyle alıyor...
Bazen oyun oynarken gelip yanağıma öpücük konduruyor.
Bazen de saçımı çekip tokat patlatıyor.
Geceleri beni ya da babasını yataktan kovuyor. Tutturuyo git diye..
Ali Baba masalı ile uyuyor.
Cümle kuruyor, konuşuyor, bağırıyor, soru soruyor.
Sakız çiğnemeye bayılıyor.
Babayı çokk ama çook seviyor.
Yemekle arası limoni ama pilavı  ve pütürsüz yiyecekleri yiyor.
Şu sıra favori oyuncağı patates adam.
Calliou her an izleyeceği çizgifilm. Televizyon izletmememize rağmen inanılmaz seviyor.
Hala emiyor. Çok az ama devam.
Elektronik aletlere ilgisi büyük...
Tamirci de tamirci..Bir de şöfor var :)Polis evet evet aman ceza yazmasın onu da unutmayalım. Patetes adamımız da polis zaten...
Hayvanlara bayılıyor ama  tırsıyor da... Oysaki ben fütürsuzca onun yanında hayvanları elleyip severken...
Son olarak "koşu bandı"..

Deniz-Başak

Deniz neredeyse artık 2 yaşında.. Evet evet 2 yaşında... Hayatımın en karmaşık, en zor, en güzel, en duygulu, en ağlak, en mükemmel, en uzun, en uykusuz, en en en en en 2 senesini geçirdim.
Hamileyken çok zorlanıyordum sürekli miğde bulantısı, baş dönmesi aman Allahım derdim ne zormuş hamilelik.. Meğer en kolay kısmıymış. Doğumum 18 saat sürdü. Suyum 1 ay erken geldi. Doğum sonu benim ilk7 tel beyazım annemin bir avuç beyazı çıkmıştı. Meğer kolaymış...
Deniz doğdu kucağıma verdiler anlatılamaz bir duyguydu. Dünyada herşey bir yana o an başka bir yana.
Tam 6 ay sürekli başına bişey gelirse diye korktum gece kalktım kontrol ettim. Gündüz kontrol ettim. Bir yı korkudan hiç yüz üstü yatırmadım. Koynumda ezerim diye uyuyamadım. Gece gündüz oğluma bakıp ağladım.. O kadar çok ağladım ki son iki yılda İstanbul'un olmasa da Tunceli'nin su sorununu çözebilirdim tek başıma... Doğdu ağladım, sarılık oldu ağladım, kan aldılar defalarca ağladım, agu dedi ağladım, ağladı ağladım, yemedi ağladım,  uyumadı ağladım, hastalandı ağladım, düştü ağladım, yürüdü ağladım, öptü ağladım.
Ama bunun yanında öyle bir mutluluk ki onla yaşamak anne olunca anlarsının karşılığı işte.
Süper bir anne değilim, kuralcıyım sertim, çok çalışıyorum... Nasıl süper olurum onu da bilmiyorum çabalıyorum sadece.. Onun için en iyisini yapmaya.. Neyseki Remzi benim hayatta gördüğüm en iyi baba örneği.. Bazen "oturan boğa" olsa da onun babalığına ben de Deniz de bayılıyoruz.
2 yıl oldu inanamıyorum. Ondan öncesi çok boş geliyor ama doğumu da dün gibi.
Önce meme emsin, sonra dönsün, sonra otursun, ordan sıralasın, yürüsün, kelime söylesin, anne desin, baba desin, artık konuşsun cümle kursun derken geçti iki sene. Hep bir koşturmaca... Zor ama bir o kadar da güzel...
Her anımı onun yanında geçirmek istiyorum. Masallardaki prensim o benim, tuzum, en değerlim, hayatım. Her an özlüyorum oğlumu yanımdayken bile bazen içime koyasım geliyor tekrar. Ensesinin kokusunu seviyorum. Ayak kokusunu seviyorum. Ayaklarına bayılıyorum hatta.. Bakışlarını seviyorum. Kahkasını seviyorum.