12 Eylül 2011 Pazartesi

Tuvalet "yıldızlı pekiyi"

Denizle konuşurken dakikamız geçmiyor niyesiz! İşte bu niyelerden biri de tuvalet alışkanlığıydı. Önce Remzi'yle beraber Deniz'i karşımıza alıp anlattık. Artık tuvaletimizi klozete yapmalıyız. Çişimiz kakamız gelince haber vermeliyiz. Klozetimiz köpekli dolayısı ile tuvaletimizi yapınca Köpek kakamızı ve çişimizi alıp götürecek. Her tuvaletten sonra ellerimizi yıkamalıyız. gibi gibi gibi..
Tabii bundan önce Deniz doğduğundan beri depo olarak kullanılan misafir tuvaletini Deniz tuvaletine çevirme görevi vardı ki 5 ayda yani Nisan sonu gibi bunu başardık! (lafım sana Remzi :))
Sonrasında ise işin zor kısmı  (gerçi kolay kısmı 5 ayda tamamladıysak zor kısmı nasıl gececeğimizi hiç bilmiyordum umutsuzdum ama öyle olmadı)
Deniz'i tuvalete alıştırma kısmı için 8 Ağustos bizim miladi takvimde başlangıçı gösteriyordu. ilk 1-2 gün gündüz altını bağlamayalım gece bağlayalım tuvalet nedir nasıl kullanılır görsün derken Salı akşamı (9 ağustos) saldım çayıra mevlam kayıra sözümüze uygun olarak gece de bağlamadık. Ve ne ilginçtir ki o günden bu güne sadece 2 kere gece yatağına çiş kaçırdı. Bu kadarı kadı kızında da olur diyor ve Deniz'e yıldızlı bir pekiyi veriyoruz.
Gündüz işimiz daha zordu. Önceleri her saat başı tuttuğum için çocuk çişinin geldiğini hissedemedi ama bir hafta boyunca da 1-2 küçük kaza dışında hiç bişey olmadı. 2. hafta Remzi'nin baskılarıyla süreyi uzattık ama  özellikle parkta oyuna dalıyor ve çişini söylemeyi unutunca kazalar meydana geliyordu. Bazen de ben tuvalete gitmiycem diye tutturuyor kaçırınca da inanılmaz üzülüyordu. Derken bu zorlu zamanları geçtik ve bayram tatilinde Antalyaya gittik. 30 ağustos günü anlı şanlı 30 ağustos'un bizim için önemi Deniz'in ilk kez "çişim geldii çişimi yapalım " demesi oldu. Bu da aile büyüklerinin de alkışları arasında ikinci yıldızlı pekiyi'yi almasına sebep oldu.
Gel gelelim bugüne bugün 3. yıldızlı nedeni ise sabah "çişim geldi" diyip ben gidene kadar tuvalete gidip çişini kendisi yaparken görmem oldu...
Ahh ahh çocuklar büyüyor. Biz yaşlanıyoruz be üstad...
Not: Nazara inanma derler. Dün yazıyı yazdım. Bugün sabah tuvalete gitmiycem diye ağladı ve altına çiş yaptı.. hanginizin gözü değdi bakayım???

11 Eylül 2011 Pazar

Antalya tatil...

Hareketli bir dönemdeyiz. Haliyle yaz olduğu için tatillerde fazla. Denizle geçirdiğimiz zamanda...
Önce Berraklarla İspanya tatili, sonrasında Ayvalık-Çeşme-Didim turu son olarakta Antalya.
Antalyayı aslında çok sevmem ama anneannem ve dedem yazları orada olduğu için her yaz bir hafta mutlaka gideriz.
Annem çalıştığı için 4.5 yaşına kadar anneannem baktı bana sonrasında malum kreş ve anaokulu dönemi.. Anneannemin yeri bir başka o yüzden. Kendimi onun yanında ayrı hissederim.
Deniz de bunu yaşasın anneannemle ve dedemle benim gibi vakit geçirsin dedemin kucağında otursun onunla oynasın çok istiyordum. Deniz doğduğundan beri 3. kez anneannemlere gitmesine rağmen, başta biraz soğuktu ama sonra bir açıldı sormayın.. :)
Teyzelerimin de orada olmasıyla ilgiye boğulan oğluşum şımarıklığın son noktasına ulaştı sanırım. Dededen hikayeler, anneannemden masallar dinliyor. Teyzelerim ile oyunlar oynadı. Moduna göre söylem değişse de genelde gülüş anneanne ile lale anneanne diye hitap ediyordu. Annemle teyzem tek yumurta olduğu için ve annem orada olmadığı için arada Lale'ye "sen benim anneannem misin?" diye soruyor bazen de onu annem sanım peşinden dolanıyordu. İkizleri en son kışın bir arada görmüştü ama bu detayı atladığı için kendi kafasında çözemedi olayı bir türlü.  (Sanırım bu bilmece ikisini tekrar  yanyana görünce çözülecek.)
Hergün sabahtan akşama kadar plajda olduğumuz içinde yüzme olayında bayaga başarılıydı. Kolluktu, simitti hepsiyle tek başına yüzmesi bir yana, kafasını suya batırarak dalmaya bile başladı. Sahilde genelde oyun olarak babasının tercihi olan kanal inşaatına yöneldi. Bu derin ve geniş kanallar sahilde yaşıtları arasında kısa sürede popüler oluyor ve kanalına yeni işçiler topluyordu.
Deniz, kum, güneş, oyun derken malesef, her güzel şey gibi tatilimizde bitti ve evimize döndük..




5 Eylül 2011 Pazartesi

31. yaşa merhaba

Bundan sonra yaşımı ortalıkta ayan beyan söylemeyeceğim. Ne de olsa 31 olduk.. Deniz, Remzi derken zaman nasıl akıp gidiyor anlamıyorum. Ben Remzi ile tanıştığımda 21'ime yeni girmiştim, 10 senemizi doldurduk.. Nasıl geçti zaman anlamış değilim!
Denizle 28'imin içinde tanıştık hala tanışıyoruz da doğrusu... Anlatılması imkansız bir his annelik... Farklı bir boyuta geçiş..
Yazıyı yazmam tam da yaşgünüme denk gelince biraz matematik yaptım ama işin özü son on yılımı muhteşem bir adamla son 9ay +2,5 yılımı ise junior'ıyla geçiriyorum.
İkisine de bu güzel zamanlar için çook teşekkür ederim...


Kocaman oldum ama içimdeki tembel, huysuz ve inatçı kıza tamül eden iki erkeğimle nice nice yıllara...