24 Aralık 2012 Pazartesi

Out=aort

Cocuğum cok şey biliyor bilmesine de bir de birbirine karıştırmasa ...
Bir yandan Rüzgar bir yandan diğer hersey, Deniz sanki biraz eksik kalıyor hayatımda ... Ben bunun duygusal çöküntüsünü yaşarken, ne istese yaptıgım bir donem yarattı bu pişmanlık bende. Biliyorum yanlış ama ama iç sesim hep her dediğine tamam diyor...
Ben bu karmaşık düşünce ile düzensiz hayatın icine dalmisken, bana en cok nese veren şey, Deniz'in büyük cümlelerinin o küçücük bedenden çıkması...
Aksam salonda maç yapıyoruz tam ona gol atar gibi oldum ama top dışarı çıktı, heyecanla bağırdı:
- aort anne aort oldu gol değil !!!
Bunun üzerine ben sürekli topu aort'a yolladım tabii...
Küçük adamım benim ...







15 Aralık 2012 Cumartesi

İki bebe ile yaşam

Rüzgar tam 80 günlük bugün... Bol ağlamalı, çişli, boklu 80 gün geçirdik... Bu arada bir de üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdik ( kreşçi abimizden hediye). Akşamları 6 ile 11 arası kolik durumumuz var. Remzi bana ben Remzi'ye atıyorum. Hersey bir yana sancı gelince o ağlaması yok mu insanın ömründen ömür gidiyor. Bu arada 2. Ayını doldurduğunda hem insanları tanıyın gülmeye hem de 70. Gunünde AGU demeye başladı.
İkinci bebenin rahatlığıyla Demir damlasını arada bayaga kaçırıyoruz. Deniz'i hergün yıkadık bunu Allah kerim. :)
Deniz'e gelirsek kreşe gidiyor ve dolayısı ile öksürük ve sümük hiç bitmiyor. Akabinde kusmalar geliyor ki hiç sormayın.
Deniz'in Rüzgar hakkındaki genel yorumu "susturun şu bebeği" seklinde... Ama bebeğin keyfi yerindeyken gelip seviyor da, sıkça kucağıma verin diyor.
Gezmeler yeni başladı anneler geldi onlarla bir İstinyepark yaptık. Üstüne bir de babaanneye gittik. Hazır anneler buradakin gecen hafta bebeyi anneme satıp 2-3 saatliğine Paladium yaptım. Bebek 65 günlük olana kadar sadece doktora gitmiştik. Hem annem ile anneannemin gelmesi hem benim artık çok ama çok bunalmış olmam hem de onların ısrarı üzerine gezdim biraz. 30 yasına da gelse yavrun hala onun pesinde hizmetinde olmak annelik. Hatta 76 yaşındaki anneannem bile yavrusunun pesinden geldi. Anneannem hem anneme, hem bana hem de Deniz'in peşindeydi. Bir de Rüzgar çıktı şimdi. Anneler buradakin Deniz hem dinlensin hemde iyileşsin diye kreşe yollamadık. Evde anneanneme bir oynayislari vardı kameraya almadığıma çok pişmanım. Kahkahalarda dolu 15 günün ardından dün gittiler. :(
Deniz'in incileri çoktu ama yazmadığımız için unuttum. Tek hatırladığım, 10 Kasım'dan dolayı Atatürk konusunu işlemişler okulda. Geldi evde ben büyüyünce "Kemaloğlu olucam anne" dedi. Neden diyince de başladı " kadınlara haklarını verdi, insanların güzel kıyafetler giymesini sağladı, okuma yazma öğretti, en önemlisi de düşmanları yendi komutan o bende komutan olucam" dedi ya la... :))
Not: kolik için her türlü öneriye açığım. :)












17 Ekim 2012 Çarşamba

Artık 2 çocuklu bir anneyim

Darara rammm duyduk duymadık demeyin RÜZGAR BEBEK katıldı aramıza... Klasik Başak style bir ay erken geldi Rüzgar. Deniz 8 ay 10 günlük merhaba dedi hayata Rüzgar ise 8 ay 11 günlük . Tamda ahanda bu bebeyi zamanında doğuracağım galiba derken. Sabah saat 8 de suyum geldi kalktım duş aldım Deniz'e "Rüzgar gelebilir seni şimdi okula bırakıyoruz aksam belki de anneannenyle kalacaksın " açıklamasını yapıp okula bırakıp, tuttuk Florance Nightingale'in yolunu. Neysem uzun lafın kısası aksam 21. 45 civarı yine bir normal dogum ile aramıza katıldı Rüzgar bebek.
Bende bir mutluluk bir huzur yavrum kollarımda tüm gece emzirdim, sevdim, kokladim. Ayy ne tatlı oluyormuş ikinciler... Tecrubenin rahatlığı, 30'lu yasların olgunluğu aman da aman bende bir huzur, bir neşe. Deniz benim dünyam ikinciye gerek yok diyen ben coştum ya bu bebeyle. Bir tatlı geldi bana, elleri pamuk pamuk, kokusu mis, dudaklar bal... Aman meger buymuş benim ilacım. O kötü gecen hamilelik dönemine atlatilan badirelere inat bir o kadar tatlı peh peh peh... Aman nazar değmesin, kaşıyın totonuzu.
İkinci gün çıktık hastaneden Sagolsun yine annem aynı gün geldi Deniz'i aldı okuldan onunla ilgilendi. ( geldi derken ben sancılarınca sabah 9 da aradım o da 11 otobüsüne  atladi geldi Ankaradan) Ben yeni bebeme bakıyorum, annem Deniz'e ve bana. Hatta eve. Münevver ablamızda bizimle oohh daha ne isterim keyif benim. İki oğlum yanımda annem burada bende diğer lousalığıma inat bir keyif bir neşe... Ben ki son iki ayı psikolojik olarak o kadar kotu geçirmeme rağmen inanılmaz mutluyum. Derken Deniz oğlan okuldan mı havalardan mı oksurmeye başladı.
Dırırı rınnn ahanda bir bebek ve hasta bir cocuk en korktuğum durum ki olağanüstü yöneticilik becerim ve aklı başında olgun oğlum ile bu sorunun da üstesinden geldik. Hiç yanaşmadı ya la hastalık gecer kardesime diye. Millet hasta bebelerini alıp alıp geldi de 3.5 yaşındaki Deniz ondan bana benden ona hastalık gecer dedi yanaşmadı ya la. ( Rüzgar yenidogan sarılığı oldu Deniz'e senden ona öksürük ondan sana sarılık geçebilir dedim olayı çözdüm ya la)
Belli di mı çok İşler Gucler izlediğim?
Sadece Remzi ile gerilmece o da az bile ya neyse. Rüzgar gelmiş evde Bayram havası bozmayalım ortamın havasını derken uykusuz günler geceler başladı. Başladı başlamasına da ee dizi sezonu da başladı nolcak Behzat Ç. , daha da önemlisi İşler Güçler ???
Aman zorlada olsa büyük uğraşlara koca ikna edilmiş eve limitsiz internet alınmis ya oohh bebeyi uyutur uyutmaz alkolsüz biramla yaparım dizi keyfi. (alkolsuz bira mal icecegi gibidir sut yapar yoksam alkol bagimliligimiz yok yani, sut icecekleri icilir cinsten degil napak!)

Deniz aksama kadar kreste nese icinde, koca iste, ben evde bok temizlemece. Yok öyle yağma boş vakitlerde ki olursa arada dizi izlemece...
İsin özü ilk bebe zor beyler bayanlar ikinci de tecrubenin verdigi rahatlık limitlerini biliyor olmanın dayanılmaz hafifliği ile ilk 20 gunü atlattık. Önümüzde cuma bir yenidogan sünneti, sonrasında meşhur 40 çıkartma merasimi bizi bekliyor.
Ha bu arada olura bazıları aramiza katılmaya karar verirse biz buradayız bekleriz. Yalnız okul bebelerine temkinliyiz onu bastan söyleyeyim ne de olsa erken geldi bebe riske atmayalım
Not: Rüzgar'a baktıktan sonra Deniz'e bakınca 14 kiloluk yavrum bana dev geliyo ya la. Cocuğa her seferinde senin gözlerin ne kadarda büyük derken buluyorum kendimi...

20 Eylül 2012 Perşembe

Hazırlıklar sürüyor

Rüzgar efendinin hazırlıkları bir yandan sürerken br yandan da Deniz'in uyum süreci için uygun ortam yaratma çabası, pedegog ve okul desteği alıyoruz.
Benim maksimum ağırlaşmış olmam geceleri saat başı uyanmam uykusuz ve hareketsiz bir yaşam sürmeye başlamamın yanı sıra izinden önce işlerimi yoluna koyma çabam da devam ediyor.
Bir de fırsat buldukça bebek için eksik alışverişi yapıyorum. Gerçi ikinci bebekte alışveriş birinciden kalanları sakladınızsa zaten pek mevzu bahis olmuyor.
Rüzgar ve doğum hazırlıklarımda aldıklarım;
-Hastane çıkışı aldım oğluşuma yeni olsun dedim yoksa Deniz'den kalan ve 1 kere giyilmiş iki takımımız daha var ama yeni aldım dayanamadım.
-Avent gögüs kalkanı (Deniz'de hayat kurtarmıştı buna biriken sütleri kaşık kaşık içirmiştik Deniz'e)
-Bebek bezi
-Organik ıslak mendil
-Bebek şekeri (şansa çok cici bir dükkan buldum ve seramikten üzerinde Rüzgar yazan rengarenk tulumlar yaptırdım)
-Kendime hastane için gecelik-sabahlık
-Sterilzetör ( Deniz hiç biberon ve emzik kullanmamasına rağmen süt sağdığım için evde sıkça kullanıldı o kadarki Deniz'inki bozulmuştu.)
-Alt değiştirme minderi-Küvet ve eşyalarını koyabileceğimiz bir dolap (Rüzgar'a ilk yıl oda yapmayacağız dolayısı ile bakım eşyalarını koyacak bir dolaba ihtiyacımız oldu)
-Deniz'e bol bol hediye (gelen giden Rüzgar'la ilgilenir Deniz zaten sessiz sakin ezilmesin diye biraz puzzle biraz kitap alıp hediye paketi yaptım. Dönem dönem çıkarıp vereceğim. Bir de Kardeş hediyesi aldım Dinazorlara bayılıyor konuşan hareket eden bir Dinazor. Malum mevsim gereği bisiklet tarzı bişey iş görmezdi.)
-Mustella bakım seti aldım. Deniz'de kullanıyorum çok memnunum Rüzgar da da aynısını kullanacağım. Hatta kendime de kullanıyorum. Şampuanı harika tavsiye ederim.
-Wrap sling (henüz almadım ama en yakın zamanda alacağım tek ihtiyaç bu kaldı)
-Chicco'dan tarağı fırçası vs aldım. Her çocukta ayrı olmalı kanımca.
-Chakra'dan banyo havlusunu aldım
-Doğum fotoğrafçımızı ayarladık. Deniz'de Şengül Pallı ile çalışmıştık. Bu sefer bir arkadaşımızın sevgili eşi Ozlem çekiyor www.9aylik.net . Hatta açık hava çekimlerimizi yaptık bile. Ellerine saglık Ozlemcim. :))
-Deniz-Rüzgar ayrımı olmasın diye çok çaba sarfediyorum ama kordon kanı için başka bir şansımız olmadığı için bu sefer alacağız. Sanırım aralarındaki tek farkda bu olacak.
-Bir de yapılabilirse yani erken doğum ve yenidoğan sarılığı olmazsa yenidoğan sünneti yaptıracağız.

Bunun dışında tulum, body, oyuncak, puset, anakucağı, kitap, dönence, beşik, nevresim takımı,telsiz, battaniye vs hiç bişey almaya gerek yok çünkü hepsi fazla fazla ve yesyeni Deniz'den kalmış durumda.

İşte tüm listem şimdilik bu...
Bu süre zarfında Deniz'e nasıl davranacağımız neler yapmamız gerektiği ile ilgili bir pedegoga gittik. Genel değerlendirme, anne-baba değerlendirmesi, yeni bebek için bilgiler aldık. Bu başka bir yazma konusu olacağı için onu sonraya bırakıyorum ama ben bu arada okuyabildiğim kadar okuyup özet çıkartmaya başladım. Umarım Deniz ve bizim için duygusal ve fiziksel olarak mutlu bir şekilde geçireceğimiz bir dönem olur.

6 Eylül 2012 Perşembe

Başak 32 - Deniz 3 - Rüzgar 0

Yine bir yaş dönümü...

İyi mi olduk 32! Annemin 32 yaşını hatırlıyorum da ben 8 yaşındaydım ve annem bana herşeyi yapabilecek kocaman bir kadın olarak görünürdü. Oysa ben 32 yaşımda kendimi minicik bir çocuğa bir sürü sorumluluk vermişsin de kaytarmak için zaman geçiriyor gibi hissediyorum. Büyük yaş 32..

Deniz de bana bakıp "geldi 32 yaşına hala olgunlaşamadı" diyor galiba benim için... Benim olgun oğlum. Zırt pırt hamileliğin de verdiği etkiyle ağlama krizlerimde "ağlama anne bak beni de üzüyorsun" tepkilerinden tutun da "ben yardım ederim anne beraber yaparız" a kadar ...

Her yıl bir sonrası için, hayaller kurarım, planlar yaparım ve bunları uygulayacağım diye kendime söz veriririm. Fakat son 3 yıldır bu sözler hep Deniz içindi. Şimdi Rüzgar'da yolda.. Zor bir sene kapıda nasıl geçecek nasıl olacak bilmiyorum... 32. yaşımdan korkuyorum biraz. Bebek büyütmenin zorluklarından, Deniz'e daha az zaman ayırmaktan, bitmek bilmeyen lohusalık döneminden, uzun süren emzirme rutinlerinden, uykusuz gecelerden korkuyorum.

Çabuk gel 33 nolur bu sefer çabuk gel ...

18 Ağustos 2012 Cumartesi

Küçük Adam

Şu an hayatımda olan 3 erkeğin hayatımda olma süreleri;
Beklenmedik hediye şekerimiz 31. haftasında, Deniz 3 yıl 4 aylık, Remzi ise 8+3 yıldır hayatımda..
Şu işe bakın ki hamilelik döneminin ne kadar zor geçtiğini bilenler ya daha önce yaşamış olanlar, ya da eşlerinden ve de çevrelerinden (abla, kardeş, anne vs) daha önce görmüş olanlardır diye düşünür insan. Oysa benim 3.5 yaşındaki oğlum kadar psikolojimden anlayan yok! Evet 3.5 yaşında ama romantik mi romantik, ilgili mi ilgili, sevecen mi sevecen üstüne üstlük yardımcı.
"Küçük Adam" Lakabı tam ona göre yani...

31. Hafta şu son iki haftadır karnımı bulamaca çevirdi bu bebek. Artık aslında bebek yerine karar verdiğimiz ismi açıklama zamanı da geldi belki RÜZGAR ikinci oğluşumun adı.. Benim seçimim benim zevkim bana ait bir isim. Deniz'in ismini Remzi koymuştu beğendik içimize sindi, şimdi de Rüzgarda karar kıldık.

Bel ağrılarım, kramplarım, sıcaktan bunalmalarım, ayaklarımın ve bacaklarımın şişmesi, yemek borusunda yanmalar, bebişin Deniz de olduğu gibi aşağı basması, ayakta fazla durarmamam, şiddetli tekmeleri fiziksel olarak beni çok zorlayan hususlar.

Psikolojik olarak sürekli kilo almam, şu geçirdiğimiz el-ayak-ağız sendromunun bebek üzerindeki etkisini hala bilememem, Remzinin müthiş ilgisi...

Bu bebek süpriz bir şekilde geldi katıldı aramıza ama inanın başlarda en çok isteyen iki kişi vardı Remzi ve annem... Ben hep çekimserdim. Deniz'i çok zor doğurmuş ilk yılımızı çok zor geçirmiş olmamız annem ve teyzelerin dışında (Ankaradan ne kadar olursa) yardımcı kimsemizin olmaması..  Şimdi aynı şeyleri baştan yaşamak çok zor geliyor. Zaten tam hayatımı düzene koydum sistemimi oturttum özgürlüğüme kısmi de olsa kavuştum derken başa sarmak zor bir karardı. Ama dedim ki Remzi istiyor, O destek yanımda. Ama.. İşte Bahar'ın amaları sevmemesini şimdi anlıyorum hayata mutluluk katmıyorlar. Bende bunlara inat her büyük kararımı amalarla almışım.
Remziyle evlenmeye hazır değildim AMA Ankaraya dönmekte istemiyordum.
Bebek için daha yeterince istekli ve hazır değildim AMA benden başka herkes hazırdı.
İkinci çocuk süpriz oldu, ben özgürlüğüme yeni kavuşmuştum AMA Remzi istedi, Deniz tek kalmamalıydı ...

Bunların yanında Sarımsaklıda geçirdiğimiz 10 gün boyunca annemle babamın gözümün içine bakması, Deniz'in sarılmaları, öpmeleri sanırım bu hamileliği tüm bu olanlar unutulmaz kılacaklar. Hamileliğimde son 2 aya girmişken bana destek olan ve de olmayan herkes bilineki listelendi.. İnsan kötü şeyleri kolay unutur iyileri hafızalarmış, bu sefer bende öyle olmayacak!

Son yazımdan beri hareketli geçen 2 aydan seçmeler;
Önce bir haftalık Almanya maceramız;















Sonrasında Sarımsaklı tatilimiz;




Erkek

Eskiden yazmışım ama yayınlamamışım yayınlayayım bari dedim...

20. haftamın içindeyim bebiş bugün 20+0. gününde.. Cinsiyet belli oldu bu arkadaşda erkek.. Ben hep çılgın giydireceğim, özgür büyüteceğim ve ilerde arkadaşlık yapacağım bir kızım olsun demiştim ama ülkenin bugünkü koşullarında zaten olamayacak şeyler olduğu için onun geleceği için iyiki oğlum oluyor diyorum.
Deniz kardeşine karşı herkese olduğu gibi mükemmel davranıyor. Karnımı seviyor, bana dikkat ediyor, "anne sen koşamassın bebek acır" bile diyor. Bunun yanında ona yeni kıyafetler almak istiyor. Ama bir yandan ben hastalanıp istifra ederken de "bu bebek neden seni hasta ediyor?" diye sormaktan kendini de alamıyor. İdeal erkeğim, biricik , ince düşünceli oğlum benim.
Remzi'ye gelince o sanki beni üzmekten zevk alıyor. Benim acaba dediğim günlerde o bebek için mutlaka derken şimdi hiç takmıyor. Büyük badireler atlattığımız şu dört haftada dahi ben acaba bebekte bir sorun olacak mı diye ağlarken o bir iki gün aman şu testi de yapalım aman bunu da dedi ama sonra hayatına döndü. Hakkını yemiyeyim, Deniz'in yemeğinden ve akşam dişlerinin fırcalanıp, yatağına konulmasından Remzi sorumlu. Tartışmasız çok ama çok iyi ilgili ve sevecen bir baba. Benim kendi küçüklüğüm ile ilgili hatırladığım da böyle aslında mükemmel bir baba. Belki de insan kendi anne-babasına göre eş seçiyor bilemiyorum.
8. evlilik yılımızı dolduracağımız bu günlerde bizde klasik Türk ailesi kıvamına geldik sonuçta... Hatırlarım da babam benle evlenmeden önce bir konuşma yapıp bu kararın sonuçlarını anlatırken şimdiki durumumu anlatmıştı. Bende gülüp geçmiştim. Babam her Türk babası gibi bana sadece iki seçenek sunmuştu. Ya evlenme evine dön (istanbul'dan Ankara'ya) ya da evlen klasik Türk kadını ol. Ben katiyen eve dönmek istemediğim için ikinci seçeneği seçmiştim. Nasıl olsa ben klasik biri değildim ve olamazdım. Şimdi geldiğim noktada bakıyorum da klasik+klasiğim.
Bunları ve malum ülke gündemini düşününce iyiki erkek diyorum. Erkek egemen toplumda erkek olmasından dolayı hayata 1-0 önde başlayacağı kesin.

18 Haziran 2012 Pazartesi

3. babalar günümüz..

Babalar günü, anneler günü, sevgililer günü biliyorum ki tüketimi arttırmak için hazırlanıp bize sunulan etkinlikler ama yine de o günlerde hediye değilse de uzaktaki sevdiceklere bir alo demek, yakındakilere daha bir özel davranmak pek birşey kaybettirmez diye düşünüyorum. Şimdiye kadar her anneler ve babalar gününde bu iki özel insanı aramış, bazen harçlıklarımdan paralar biriktirmiş onlara hediyeler almış, bazen bir telefonla gönllerini almışımdır. İstanbul'a geldim geleli genelde anne-babamın yanında olamasamda mutlaka seslerini duymuşumdur. Gerçi özellikle annemle hergün görüşüyorum ama :).. Bir de benim özel ve istisnai aile bağlarımdan ötürü iki teyzem dedem ve anneannemin üzerimdeki emekleri çok ama çok büyük olmakla beraber gerçekten özeldirler de benim için.

Bizim çekirdek ailemizde ise anneler ve babalar günü Deniz'in doğumu ile kutlanmaya başlandı. Remzi ilk anneler günümde gerçekten çok özel bir hediye aldı. Ömürlük bu hediye ilk torunumun annesine bizden anneler günü hediyesi olarak gidecek diye düşünürüm hep tabii o günleri görebilirsem...

Daha sonraki yıllarda daha bir geniş kutladık ama hep bir etkinlik oldu evimizde... Bu sene anneler gününde Deniz bana "benim annem güzel annem beni al kollarına kucağında okşa beni şarkılar söyle bana" diye nakarat yaparken peçeteden baba yardımı ile yaptıkları çiçeği vermeyi de ihmal etmedier. Babasının akşama kadar zor ezberlettiği şarkıda hamile olmanında verdiği duygusallıkla bayağa bir ağladım.

Bizde buna karşı jest olarak babamıza bir şiir yazdık. Deniz'den babaya, Deniz dilinde bir şiir;

"Babacım sen;
Penguenlerin babalarından daha şirin,
Aslanların babalarından daha güçlü,
Maymunların babalarından daha komik,
Zürafaların babalarından daha uzunsun
Ama daha da önemlisi sen hepsinden daha özelsin
Çünkü sen benim biricik babamsın
Seni çook ama Çook seviyorum."

İşte babalar günü sabahı Denizle yazıp, Deniz'in babasına okuduğu bu şiir 2012 babalar gününde evimizin biricik babasına Deniz'imden armağan..
Ufaklık mı o da babasının eline ilk kez tekme attı.. gece saat 12 civarı tam da gün bitmek üzereyken...

4 Nisan 2012 Çarşamba

Deniz 3 yaşında, kardeşi 11 haftalık!

Bugün işte tam üç yıl önce bu gün aramıza beklenenden bir ay erken olmak üzere Deniz katıldı.
Tam bugün aramıza Deniz katıldıktan 3 yıl sonra bugün ben 2. çocuğuma tam tamına 11 hafta 0 günlük hamileyim.
Deniz'in doğumunu hatırlıyorum daha doğuma bir ay olduğu için ne çantamız hazır ne kendimiz. Gecenin bir yarısı su içinde uyanıyorum kesem patlamış şoktayım. Remzi o daha da şokta koridorda bir ileri bir geri gidip geliyor. Toparlanıyorum bir yandan gecelik, sabahlık, terlik vs hazırlıyorum bir yandan yeni alınan bebek kıyafetlerini makineye atıyorum ki eve geldiğimizde oğlumun giyecek kıyafeti olsun. Bir yandan odasını düzenliyorum bir yandan "Remzi kendine gel" diyorum. Son olarak bir duş alıyorum ama neye fayda kesem patlamış şarıl şarıl suyum geliyor. Hazırlanıyorum Remzi arabayı getiriyor. Yan komşumun kapısını çalıyorum, karşımda Cem .. Şey Cem doğuruyorum galiba diyorum evin anahtarını veriyorum. Cem şokta, şansa annesi İstanbul'da tamam diyorlar sen hiç merak etme.. Arabaya gidiyorum isstikamet Florance Nightingale Acilden giriyorum. Acildeki hastabakıcı anlamıyor trafik kazası için mi geldiniz diyor. Hayır diyorum doğum için geldim aceleyle bir sedyeye alıyorlar doğru doğum katına. Doktorumla konuşuyorum rahat ol diyor doğuma daha var. Saat 10'a kadar bekliyorum doktorlar gelip gidip kontrol ediyor ama daha doğuma var diyor hepsi. Doktorum 10 da geliyor sonunda çocuk için içeride yeterince su var bekleyelim diyor. Sancılar her 5 dakikada bir düzenli geliyor ama daha erken...
Saat 12 de epidural için geliyorlar ve epidurali takıyorlar ayaklarım uyuşuyor ama sancılar dinmiyor. İlk dozu saat 4 de doktoruma yalvararak alıyorum ama daha doğuma var diyor ve yarım doza izin veriyor. Annem bu arada Ankaradan gelmiş şok içerisinde yanımda içi gidiyor kızını öyle görünce ama dayanıyor. Remzi'nin omzunda bekliyorum. Saat 6 epiduralin etkisi geçmiş doktoruma yalvarıyorum 2. doz diye 2. yarım doz geliyor 6.30 gibi ama diyor ama doğum gece yarısı gibi görünüyor o yüzden biraz daha dayan diyor bu epiduralin de bir sınırı var. 8.30 da 3. dozu alıyorum ve tama diyorlar yeterli açıklık var doğum olabilir. saat 9 -9.30 arası doğumhanedeyim Remzi'de benim yanımda bir kaç acemice hareketten sonra suni sancının etkisi ve tam doz epiduralin rahatlığıyla saat 10 da Deniz'i kollarıma alıyorum. 18 saat sancı çekiyorum gece 4 de başlayan maraton akşam 22 de bitiyor. Bende bitkinim. Deniz erken doğduğu için küveze gidiyor. Saat 11 de odamızda buluşuyoruz. Hayatımda böyle bir duygu yaşamadım oğlumu kollarıma veriyorlar tekrar bu sefer güçlü sağlıklı ve mutluyum. Mutluluk gözyaşları akıyor ağlıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum bilemiyorum ama kucağımdan bırakmakta istemiyorum. Hemşireler süperler herşeyi yapyorlar emzirmeyi öğretiyorlar altını değiştiriyorlar herşeyi kontrol ediyorlar. 4 Nisan 2009 böyle bir gündü işte. Şimdi 3 yıl geçti nasıl geçti bilmiyorum. Herşey gözümün önünde hastaneye ziyarete gelenler, eve gelince Nazan Teyzenin yemekleri, Annemin bana bakışları, Benim Deniz'e bakışlarım, yeni doğan sarılığı, topuk testinin yanlış çıkması, 40'ının çıkması, 3. ayımızda olduğumuz sünnet, Işılay ile geçirdiğimiz inanılmaz sünnet gecesi, ilk dil döndürmesi, ilk kahvaltısı, ve tüm kahvaltıları :), emeklemesi, yürümesi, ilk kelimeleri, organik pazar günlerimiz, ilk Deniz'e girmesi, 3 yılda o kadar çok şey varki şimdi filmi başa sarıyorum daha tecrübeli daha olgun olarak 2. bebeğimi iki aşkımla beraber bekliyorum.
İyiki Doğdun Deniz'im iyiki benimsin.








23 Mart 2012 Cuma

Anne-Çocuk-Dişçi

Anne olarak Deniz için en önem verdiğim konulardan biri benim korkularımın ona geçmemesidir. Her tür sinek, böcek hatta karıncadan korkan ben Deniz'in yanında "ayy ne tatlı şey şu karınca bak çalışıyor, kışa hazırlık yapıyor" tarzı bir yaklaşım izlemişimdir. Bende korku biter mi evde yalnız kalmaktan tutun da, doktora özellikle diş doktoruna gitmekten çok çekinirim.
Benim şansıma teyzem diş doktoru olduğu için bir dolgumu 3 günde bitirebilir ben dur dedikçe ara verir saatlerce nazımı çekerdi. Şimdi Deniz bunu yaşamasın zevkle dişçiye gitsin isterim. Tüm diğer korkularımı yaşamasını istemediğim gibi. İşin aslı doktorumuz Yıldız Hanım, Deniz 2 yaşına geldiğinde söylemişti diş kontrolü zamanı geldi diye ama işte benim korkum yüzünden Deniz de tanışamamıştı bir türlü diş hekimiyle.
Nihayetinde hem etkinlik hem de diş kontrolü amaçlı Dent Suadiye'nin yolunu tuttuk. Gittik ki ne görelim bir eğlence bir parti havası. Çok şirin iki abla ile bir sürü oyun oynayan Deniz, bir de baktık ki kendiliğindinden oturmuş dişçi koltuğuna... Oooh dedim bu görev de tamam.



Pedodontist ablamız önce bizi bilgilendirdi ardından tüm miniklere bir kontrol.. Deniz büyük bir gayretle tükürüğünü verdi önce, sonra oturdu dişçi koltuğuna.  Gayet mutlu mesut geçti anlayacağınız.

Sonra sıra bize geldi. Ben diş doktorundan korkan ben dişçiye gitmeden önce 2 gece uyuyamayan, sinir stres yapan ben nasıl olduysa bir muhabbetle İlker Bey'in yanında koltukta buldum kendimi. Bu arada gebelik de diş bakımı sohbetine öyle kaptırmışım ki diş kontrollüm nasıl bitti anlamadım. Sonuç mu gayet iyi ama doğum sonrası bir diş temizliği için Dent Suadiyenin kapısını çalacağım anlaşılan.

20 Şubat 2012 Pazartesi

İyi Cüceler

İyi Cüceler, çocuk kitapçısı. Ama herhangi bir kitapçı ya da çocuk kitapçısı değil. Amaç sadece kitap satmak değil, çocuğunla güle oynaya zaman geçirebileceğin, kitap okuyup, aktivite yapabileceğin, nitelikli oyuncaklar bulabileceğin, bu işe baş koymuş muhteşem annelerin sahibi olduğu cici bici bir kitapçı.



İlk kez Biranda, Deniz Çoban, Mert, Deniz Karagül ve Remzi ile gitmiştim bir yıl kadar önce İyi Cücelere. http://www.denizkaragul.blogspot.com/2011/02/cobannnn.html
O zaman Biranda'nın kitapçısı olacağını düşünmeden gidip beğenmiştik. Şimdi daha özel, daha güzel. İki arkadaşım, iki mükemmel anne (Biranda , Zeynep) yönetiyor. Bu yola ilk çıktıklarındaki heyecanı dün gibi hatırlıyorum. Şimdi mükemmele doğru gidişlerini izliyorum. Yolunuz açık olsun kızlar mükemmel bir iş çıkartıyorsunuz.

Çocuklarınızla gidin, eğlenin derim. Yeri de çok kolay aslında Bağdat Caddesi Mado'nun sokağında.. Detaylar için http://iyicuceler.com/index.php.

Kitap zaten Deniz ile her zaman en favori aktivitemizdi. Sırf kitap almak için değil, iki dost yüzü görmek için de gidiyoruz "İyi Cüceler"e.

25 Ocak 2012 Çarşamba

Kreşten Hafızaya

33. ayımızın sonuna geldiğimiz şu günlerde oğlumun hayatının rutine döndüğünü fark edip kreş arayışına girdim.
Rutinden kasıt, daha ziyade Deniz ve bizim yaptığımız aktivite kısır döngüsü aslında. Hergün ikiye hatta bazen üçe bölerek bir saat kitap okuma, biraz lego veya puzzle, geri kalan zamanda oyun özellikle arabalarla oyun oynama, resim el işi gibi etkinlikler biz de genelde 5 dakika sürüyor. Tv genelde izletmiyoruz, ama kalan zamanda ipad elinden düşmez oldu. İnanılmaz oyun oynuyor.
Mine teyzemiz de aktivite konusunda biraz zayıf olunca hem biraz el becerisi gelişsin hem de arkadaş edinsin paylaşmayı öğrensin istedik.
İşte bu istekler ile başladık kreş aramaya ne zor işmiş doğrusu şaşırdım.

Hafıza
Bu arada hafızası gelişiyor oğlumun.
Telefonda konuşuyorum.
-kimle konuşuyorsun? (Deniz)
-Nilüfer'le
-Yüzüne kül sıçrayan Nilüfer mi? (Deniz)

Haziran ayında olan bir olayı Aralık ayında hatırladı.

-Deniz Mert'i hatırlıyor musun?
-Bana sen küçüksün diyen Mert'i mi?

Yazın sonlarına doğru parkta mert (Deniz'den 1 yaş adar büyük olduğu için ona ben senden 1 yaş büyüğüm demişti ve oğlumun aklına bu yer etmiş.)