18 Ağustos 2012 Cumartesi

Küçük Adam

Şu an hayatımda olan 3 erkeğin hayatımda olma süreleri;
Beklenmedik hediye şekerimiz 31. haftasında, Deniz 3 yıl 4 aylık, Remzi ise 8+3 yıldır hayatımda..
Şu işe bakın ki hamilelik döneminin ne kadar zor geçtiğini bilenler ya daha önce yaşamış olanlar, ya da eşlerinden ve de çevrelerinden (abla, kardeş, anne vs) daha önce görmüş olanlardır diye düşünür insan. Oysa benim 3.5 yaşındaki oğlum kadar psikolojimden anlayan yok! Evet 3.5 yaşında ama romantik mi romantik, ilgili mi ilgili, sevecen mi sevecen üstüne üstlük yardımcı.
"Küçük Adam" Lakabı tam ona göre yani...

31. Hafta şu son iki haftadır karnımı bulamaca çevirdi bu bebek. Artık aslında bebek yerine karar verdiğimiz ismi açıklama zamanı da geldi belki RÜZGAR ikinci oğluşumun adı.. Benim seçimim benim zevkim bana ait bir isim. Deniz'in ismini Remzi koymuştu beğendik içimize sindi, şimdi de Rüzgarda karar kıldık.

Bel ağrılarım, kramplarım, sıcaktan bunalmalarım, ayaklarımın ve bacaklarımın şişmesi, yemek borusunda yanmalar, bebişin Deniz de olduğu gibi aşağı basması, ayakta fazla durarmamam, şiddetli tekmeleri fiziksel olarak beni çok zorlayan hususlar.

Psikolojik olarak sürekli kilo almam, şu geçirdiğimiz el-ayak-ağız sendromunun bebek üzerindeki etkisini hala bilememem, Remzinin müthiş ilgisi...

Bu bebek süpriz bir şekilde geldi katıldı aramıza ama inanın başlarda en çok isteyen iki kişi vardı Remzi ve annem... Ben hep çekimserdim. Deniz'i çok zor doğurmuş ilk yılımızı çok zor geçirmiş olmamız annem ve teyzelerin dışında (Ankaradan ne kadar olursa) yardımcı kimsemizin olmaması..  Şimdi aynı şeyleri baştan yaşamak çok zor geliyor. Zaten tam hayatımı düzene koydum sistemimi oturttum özgürlüğüme kısmi de olsa kavuştum derken başa sarmak zor bir karardı. Ama dedim ki Remzi istiyor, O destek yanımda. Ama.. İşte Bahar'ın amaları sevmemesini şimdi anlıyorum hayata mutluluk katmıyorlar. Bende bunlara inat her büyük kararımı amalarla almışım.
Remziyle evlenmeye hazır değildim AMA Ankaraya dönmekte istemiyordum.
Bebek için daha yeterince istekli ve hazır değildim AMA benden başka herkes hazırdı.
İkinci çocuk süpriz oldu, ben özgürlüğüme yeni kavuşmuştum AMA Remzi istedi, Deniz tek kalmamalıydı ...

Bunların yanında Sarımsaklıda geçirdiğimiz 10 gün boyunca annemle babamın gözümün içine bakması, Deniz'in sarılmaları, öpmeleri sanırım bu hamileliği tüm bu olanlar unutulmaz kılacaklar. Hamileliğimde son 2 aya girmişken bana destek olan ve de olmayan herkes bilineki listelendi.. İnsan kötü şeyleri kolay unutur iyileri hafızalarmış, bu sefer bende öyle olmayacak!

Son yazımdan beri hareketli geçen 2 aydan seçmeler;
Önce bir haftalık Almanya maceramız;















Sonrasında Sarımsaklı tatilimiz;




Erkek

Eskiden yazmışım ama yayınlamamışım yayınlayayım bari dedim...

20. haftamın içindeyim bebiş bugün 20+0. gününde.. Cinsiyet belli oldu bu arkadaşda erkek.. Ben hep çılgın giydireceğim, özgür büyüteceğim ve ilerde arkadaşlık yapacağım bir kızım olsun demiştim ama ülkenin bugünkü koşullarında zaten olamayacak şeyler olduğu için onun geleceği için iyiki oğlum oluyor diyorum.
Deniz kardeşine karşı herkese olduğu gibi mükemmel davranıyor. Karnımı seviyor, bana dikkat ediyor, "anne sen koşamassın bebek acır" bile diyor. Bunun yanında ona yeni kıyafetler almak istiyor. Ama bir yandan ben hastalanıp istifra ederken de "bu bebek neden seni hasta ediyor?" diye sormaktan kendini de alamıyor. İdeal erkeğim, biricik , ince düşünceli oğlum benim.
Remzi'ye gelince o sanki beni üzmekten zevk alıyor. Benim acaba dediğim günlerde o bebek için mutlaka derken şimdi hiç takmıyor. Büyük badireler atlattığımız şu dört haftada dahi ben acaba bebekte bir sorun olacak mı diye ağlarken o bir iki gün aman şu testi de yapalım aman bunu da dedi ama sonra hayatına döndü. Hakkını yemiyeyim, Deniz'in yemeğinden ve akşam dişlerinin fırcalanıp, yatağına konulmasından Remzi sorumlu. Tartışmasız çok ama çok iyi ilgili ve sevecen bir baba. Benim kendi küçüklüğüm ile ilgili hatırladığım da böyle aslında mükemmel bir baba. Belki de insan kendi anne-babasına göre eş seçiyor bilemiyorum.
8. evlilik yılımızı dolduracağımız bu günlerde bizde klasik Türk ailesi kıvamına geldik sonuçta... Hatırlarım da babam benle evlenmeden önce bir konuşma yapıp bu kararın sonuçlarını anlatırken şimdiki durumumu anlatmıştı. Bende gülüp geçmiştim. Babam her Türk babası gibi bana sadece iki seçenek sunmuştu. Ya evlenme evine dön (istanbul'dan Ankara'ya) ya da evlen klasik Türk kadını ol. Ben katiyen eve dönmek istemediğim için ikinci seçeneği seçmiştim. Nasıl olsa ben klasik biri değildim ve olamazdım. Şimdi geldiğim noktada bakıyorum da klasik+klasiğim.
Bunları ve malum ülke gündemini düşününce iyiki erkek diyorum. Erkek egemen toplumda erkek olmasından dolayı hayata 1-0 önde başlayacağı kesin.