15 Eylül 2014 Pazartesi

Beşiktaş

Biz ailecek Beşiktaşlıyız. Benim nedenim babam, Metin-Ali-Feyyaz üçlüsü ve küçüklüğümden beri her maçta gözlerimin aradığı Çarşı grubu...
Şansa Remzi'de Beşiktaşlı... Ee böyle olunca evliliğimizin ilk yıllarında beraber kombine almışlığımız maçlarda coşmuşluğumuz var. 
Açık söyleyeyim çok hareketli bir maç değilse ben pek televizyonda maç izleyemem, işin diğer yanı ben zaten televizyon izlemem. Bu sene biz Digitürk'ün net paketini aldık. Neden mi? Deniz ve Remzi beraber Beşiktaş'ın maçlarını izleyeceklermiş. İki hafta önceki maçta Deniz formasını giydi ve tüm maçı babasıyla izledi. Bugün ise biraz hasta olduğu için ilk 20 dakikayla yetindi. Sonrasında uyudu. Gel gelelim bu yirmi dakikada ;
Rüzgar: Denbaba, Denbaba ( anladınız di mi ben nasıl yazılır bilmiyorum şu an bir yandan Rüzgar'ı emzirip diğer yandan da blog yazdığı için bakamıycam evet Rüzgar hala emiyo :) ), Denbaba ( diye bağırırken)
Deniz: Abicim Denbaba sakat oynamıyor ne yazık ki.. (Dedi )
Ben adamın zenci olduğu dışında birşey bilmezken Deniz tüm detaylara hakim bu bir yana kimse birşey demeden Rüzgar maç, Beşiktaş ve Denbaba'yı ayrılmaz bir bütün olarak görüyor ki 2 yaş için şaşırtıcı...
Bağlarsak erkeklerin futbola ilgisi doğuştan diyor, Denbaba'nın en kısa zamanda sahalara dönmesini ve golleriyle bizi coşturmasını istiyoruz.
Birde tabi, Beşiktaşlı olduğum ve Çarşı gibi bir taraftar grubumuz olduğu için çok şanslıyız. 
Çocuklarımın Çarşı'lı nice maçlar izlemesi dileğiyle....


Yüzme de spor ordan bağladım resimi konuya diyor iyi geceler diliyorum.

30 Ağustos 2014 Cumartesi

Rüzgar konuşuyor


Rüzgar konuşmada Deniz'den sanki biraz daha geriden geldi... Daha çok bebekçe konuştu, her istediğini anlattı kendine özgü, cümlesiz hatta bazen kelimesiz...
Şimdi konuşuyor, 2 yaşına 1 ay kala...
Rüzgar: anne ucak tak
Başak: taktım
Rüzgar: tamam

Başak: Rüzgar yatalım mı?
Rüzgar : yatalım

Rüzgar ilk cümle: Aypet menim
Rüzgar ikinci cümle: Aypet nerde?

Rüzgar: abam nerde anne?
Rüzgar: buldum...

Rüzgar şimdi: golll ( beşiktaşın maçı izleniyor Deniz ilk kez formasını giymiş heyecanla gözü ekranda...)

Şeker bayramı sonrası İstanbulda felaket bir yağmur yağmıştı akşam eve geldiğimde;
Rüzgar: yamu yadi simsek calti (yağmur yağdı şimşek çaktı)

 
 
 

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Tarihe not düşülsün Deniz yüzüyor

Kıştan beri amacımız buydu aslında. Önce 3 aylık yüzme kursu maceramız, sonrasında Yunanistan ve Didim tatilleri ve en sonunda kendi kendine kolluksuz atlamaca ve yüzmece... 24.08.2014 atlıyor ve havuzun yarısına kadar gidip kendi dönüyor.
Küçük adamım büyüyor... 
O büyürken ben onu sevinçle izleyip tarihe not düşebiliyorum ancak...



14 Temmuz 2014 Pazartesi

Valiz İçerikleri


Her evlilik sözleşmesinde yazdığı gibi, bizim evde valizleri ben hazırlarım, Remzi taşır. Tabii kol kasıyla olay bitmez... 1 hafta valizler ortada gezer hiç yorum gelmez. Ne zaman ki valizler arabaya yerleşir, hepimiz arabaya biner ve kontak açılır o zaman sorular başlar…
 
-Çocuğun mama sandalyesini aldın mı?

-Kollukları aldın mı?

-Tuvalet adaptörünü koydun mu?

-Ya sarj cihazları???!!!??

Gel de sinir olma.. Oğlum sormadım mı sana günlerce aklına gelen bir şey var mı diye? Senin aklın kontakla paralel mi çalışıyor? Diyelim unuttum insanım ya unuttum ee geri mi döncez?? Yok dönmeyeceksen tatavan kime? Demezler mi Tatava yapma Remzi Bas git...

Sonunda yılların birikimiyle bir check list yapıyorum. Kişi bazında ve genel olmak üzere 5 listem var!

1-Deniz
2-Rüzgar
3-Başak
4-Remzi
5-Genel

Buna yaz tatili, kış tatili, ana kucağına dönüş ve yazlık olmak üzere opsiyonlar ekleniyor. Ben mühendisim arkadaşım söylemiş miydim? Kural kaide, düzen severim. Virgülden sonraki 2. digite kadar hesaplarım!

Sizi korkutmak istemediğim için resim koymuyorum. Bizim valizleri gören taşınıyor musunuz diyor. Dolayısı ile eşleriniz bu bloğa erişim yasağı koyabilir!

Sadece çocukların listelerini birleştirip sizinle paylaşacağım... Umarım yararlı olur.

ÇOCUK VALİZİ
Yeme içme

  1. Kaşık
  2. Hazır mama
  3. Yoğurt
  4. Termos
  5. Mama Sandalyesi
  6. Önlük
  7. Peçete
  8. Vitamin
  9. Ateş düşürücü (calpol, İbufen)
  10. Öksürük şurubu
Temizlik

  1. Şampuan
  2. Lif
  3. Havlu
  4. Diş fırçası
  5. Lazımlık
  6. Krem
  7. Tırnak makası
  8. Nevresim (ben takıntılıyım bu konuda kendime de yastık yüzü alırım) 
Kıyafet

  1. Çocuk Bezi (3xgün)
  2. Islak mendil
  3. Pijama (kaldığın gün sayısı kadar)
  4. Body veya iç çamaşırı (kaldığın gün sayısı kadar)
  5. Çorap (gün/2)
  6. Gezmelik kıyafet

·         Tshirt (günx2)

·         Pantolon (gün)

·         Sweat (gün/2)

·         Eşofman altı

  1. Ayakkabı
  2. Sırt bezi   
Genel

  1. Oyuncak
  2. Kitap
  3. Mama sandalyesi
  4. Suluk
  5. Puset
  6. Puset için battaniye
  7. Nüfus cüzdanı(pasaport)
  8. İpad
  9. İpad sarj
  10. Fotoğraf mak.
  11. Kamera
  12. Araba için müzik cd’si   
Yaz Tatili

  1. Mayo
  2. Kolluk, simit
  3. Kova kürek vs (deniz oyuncağı)
  4. Şapka
  5. Güneş gözlüğü
  6. Güneş kremi
  7. Terlik
  8. Havuz bezi
Benim listemde emzik, biberon, süt sağma makinesi bulunmuyor değerli okuyucu zira bebem 1.5 yaşını geçti... Siz siz olun küçük bebeleriniz için bunları unutmayın...

11 Temmuz 2014 Cuma

Bııyyy Tatil

Bizim evde Türkçe çeşitli ünlemlerle kullanılır! Bakıcımız nedeniyle sevinç nidamızdır bıyy, şaşkınlık nidamızdır bıyy.. Çocuklarımın ilk kelimesidir bıyyy...

Tatile gidiyoruz dediğimizde evdeki toplu sevinç nidamızdı bıyyyyy...

Bu sevinç çığlıklarından sonra yüklendik evimizi sırtımıza çıktık yola...
Plan biraz karışıktı. Önce İzmir, Çeşme oradan gemi turu, sonrasında Didim'di.

Burada sadece tatilin adalar kısmı fotoğrafları var. 


Rodos'ta karaya adımımızı attık sevinci




Rodos Kalesi


Rodos Yel Değirmenleri

 Rodos Heykelinden Kalan Ayaklar Üzeri Geyikler

 Rodos Surlar
 Gemide Asansöründe Selfie...







 Rodos'da Deniz Keyfi...
 Mykonos Sahil


 Little Venice Mykonos

 Mykonos Yel Değirmenleri
 Mykonos Paradise Beach
 Santorini Volkanic Beach
 Santorini
Santorini Teleferiğe binerken ayak üstü...

Gemi ile 4 günlük yolculuğumuz süperdi... Çocuklarla gemi yolculuğu, oda seçimi tur detayları ile başka bir yazı yazmayı düşündüğüm için Gemi fotoğraflarını bir sonraki yazıya bırakıyorum.
Şunu söyleyebilirim ki, biz her yönüyle güzel bir tatil geçirdik... Tabi,i iki çocukla çok detaylara takılmadan, günün keyfini çıkartarak, bebeleri de hasta etmeden geçirilen bir tatildi. 
Tadı damağımda kaldı ne yalan söyleyeyim. 

10 Nisan 2014 Perşembe

İçe dönüş

Tam da Bingöl'den haber gelmiş kadınların çalışması bile uygun görülmezken, ülkede çocuk istismarı, kadın cinayetleri-tecavüzler almış başını gitmişken utanmadan kendi içime dönüşü sizlerle paylaşıyorum. Utanıyorum aslında geldiğimiz noktadan çok utanıyorum...

Bu günlerim hep ağlamakla geçiyor. Ethem'e, Mehmet'e, Abdullah'a, Mustafa'ya, Medeni'ye, Ali İsmail'e, Berkin'e Pamir'e, Ecem'e, arabalı vapurdan düşen miniğe, Eminönü iskelesinde arabasından düşen bebeğe, Kars'taki Mehmet'e... Hepiniz meleksiniz çocuklar, en güzel gülüşlerinizle aklımızın köşesinde kalan meleklerimizsiniz...

Yazacağım tabii bu kadar dert arasında konu edilmeyecek bir şey ama bu da var be kardeşim ne yapayım...

Hep dediğim gibi kendileri açısından iyi ki iki tane erkek çocuğum var bu devirde kadın olmak her sosyo-ekonomik grup için zor... Erkekler hep kral...

Önce bana rol model olan anne-babamı düşünüyorum. Hatırladığım 4 yaş üstü... İlk seneler çok mutlu hatırlıyorum onları.. Ankara kısmını çok hatırlayamıyorum o kısımdaki hatıralarımda daha çok anneannem var. Fakat sonrasında Çanakkale ve Uşak'ta el ele göz göze bir çift hatırlıyorum. Babam annemin gözünün içine bakardı. Hafta içi akşamları beni kreşten annem alır, beraber eve gider yemek hazırlar sonrasında babamla boğaza bakan balkonumuzda yemeğimizi yer ve dışarı çıkardık. Sahil yolu boyunca yürür, sonra hep aynı kafeye gider, arkadaşları ile tatlı sohbetlere dalarlardı. Biz çocuklar da çevrede oynardık. Çok güzel 2 yıl geçirdik Çanakkale'de... Ardından babamın tayini Uşak'a çıktı. Annemin işlemleri de hallolunca ver elini Uşak... Uşak daha kapalı yapıda yaşayan bir ildi en azından Çanakkale'ye göre. Dost sohbetleri bu nedenle eve döndü. Hafta içi hafta sonu demeden sürekli misafir ağırlama dönemi başladı. Önceden annemsiz gece çıkmayan babam burada bazı akşamlar erkek arkadaşları ile de dışarı çıkmaya başladı. Çevre etkisi kendini göstermeye başlamıştı. Daha sonra annemin hamileliği ve kardeşimin doğumuyla hayat bizi normal aile olmaktan çıkardı. Down sendromlu bir bebek-anne ilişkisi ile normal büyümekte olan bir çocuk-baba ilişkisine döndük. Sonrasında annemin ne kadınlığı kaldı ne anneliği. Bir süre kardeşimle yapışık duygusal, içe kapanık bir dönem. Babam tam tersi ilk zaman daha normal karşıladı. Kardeşim büyüyüp fizyolojik özellikleri ile çevre tarafından fark edilmeye başlayınca babam da eve kapanmaya başladı. Tabii bunların üzerine iş yaşamındaki değişimlerde onu etkiledi ama şuna inanıyorum ki hayatta hiçbir şey insanın çocuğu kadar yaşamını etkileyemez.

Netice de benim gördüğüm göreceğim ya da dikkat ettiğim tek kadın-erkek ilişkisi dolayısı ile Eş-anne ikilemi annemle babamın arasında olandı. O da yarım kaldı.

Ben hayat boyu başka yaşamları, insanları didik didik etmedim ya da edemedim. Bir kere kendi hayatım hep o kadar hızlı aktı ki onu yakalamakta zorlanırken başkalarınınkini kontrol etme şansım olmadı. Başkalarının yaşamından ders alamadım.

Şimdi 33 yaşına gelmişken dönüp geriye baktığımda önce okul-sınavlar, sonra üniversite ile gezme tozma-öğrenme evresi, kariyer-evlenme adaptasyonu ve son olarak da tek çocuklu yaşamın ardından iki çocuklu bir kadın olarak hayatımı devam ettirme çabası.

Bazen hayatıma uzaktan bir kahve molasında baktığımda aceleciliğimden dolayı yaptığım o kadar çok hatayı görüyorum ki, görüyorum görmesine ama elden hiçbir şey gelmiyor. İşte sinirli olduğum günler regl'den değil arkadaşlar geçmişteki kendime olan öfkemin yansımasından...