14 Temmuz 2010 Çarşamba

Hastalık

Tanıyanlar bilir, öyle çok pipirik bir insan değilimdir, biraz rahat davranırım hayata karşı. Hayat da kimi zaman böyle davranmam için fırsatlar veriyor bana, evim, ailem,işim gibi. Belki seçimlerim bu yöndeydi, birileri de gerçekleşsin diye arkadan itiyordu. Küçük engellerde bu itici kuvvet iyiydi, lakin kaya çıkınca önüne tosluyorsun işte.

Deniz, tahminim anne sütünden de kaynaklı, öyle çok hastalanan bir çocuk değil şimdilik.(Gözünüz götüme) Geçen yaz bir öksürük olayı yaşandı, uzunda sürdü ama ben onu hastalık saymadım, rahat insanım ya. Kış da makul değerlerde geçti derken, mayıs ayının bir akşamı yüksek ateşle uyanma, bende de harareti başlatan ilk adım oldu. Hemen ilk yardım eğitimlerinin yardımıyla, sağdan soldan duyduklarımızla, ılık duşa girip, Deniz'e sirke sürmeden ateşini bir nebze düşürdük. Gecenin heyacanıyla ben ateşi 39.9 anlarken ölçülen değer 39.5'di. Bende hissedilen ise 45,2.

Ertesi gün doktor ziyaretleri, bir calpol bir ibufen derken ateşi kontrol altında tutmayı öğrendik. (Bu arada ibufen calpol'ü çok fena döver)Babadaki ateş ise Dr Yıldız Perk'in 3 hastalık önerisi ile bir nebze normale döndü. Ta ki akşam biz kendimize çok güvenip, ilaçları kesene kadar. Gece duş seansları, Deniz'in yatakta bir anneye bir bana devrilmesi ile babanın kalbinin x2 tıkla atması birdir.

Vesselam 3 gün sonunda düşen bir ateş ve ilk ciddi hastalığımız, hayatın artık bana "çocuktur ateşi bir çıkar bir düşer" dedirtmediğini gösterdi.

Dün ise öksürüğümüz başladı. Muhtemelen her babanın en çok sevdiği pozisyonlardan biridir, çocuğu uyurken omuzunda taşımak. Kafasını omuza koyup bir de koluyla sararsa, baba bulutlardan ne zaman indiğini ancak çocuğu yerine koyduğu zaman anlar.



Deniz'de annesi ile önce bizim yatakta yattığından kendi yatağına taşıma işini her akşam, işte bu coşkuyla yaparım. Fakat geceye 4 öksürük ile başlayan Deniz, hırıltılı nefes almayla devap edip, birde horlamayla karışık inleme ve böğürmeyle uykusuna devam edince, taşıma su ile değirmen dönmedi. Yanına yaklaştığım 2 denemede de hemen uyanarak, ağlayarak anne çağrıldı. Dün akşam beni bu taşımadan mahrum bırakan öksürük daha sonrasında bende "acaba ciğere inmiş midir?" sorusunu beynime soktu. Diyemedim ki kendime niye ciğere insin, işi gücü yok mu bu öksürüğün diye?
Bu sebeple öksürük, ateş size söylüyorum; uzak durun Deniz'imden. Kuruntu ailesi, pipirik Necmi sizde benden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder