19 Temmuz 2010 Pazartesi

Yolla başlar düzenle bitiririm

Deniz henüz 15 aylık dolayısı ile uzun yola her gidişi onun için olduğu kadar bizim içinde endişe verici, ilginç ve merak uyandıran seferler oluyor. Yolculuklarımızda şimdiye kadar genelde araba olmak üzere arada bir de uçak kullanıyoruz. Deniz ile araba yolculuğu anneden ve babadan (ikimizde tırtız bu konuda) aldığı kötü genetik nedeni ile genelde yani uyanıksa mide sorunları ile geçiyor. Ya da bizde geçecek korkusu yaratıyor. Gerçi ilk uzun yolculuğumuz Eylül 2009 inanılmaz başarı ile atlatılmıştı ama o zamanlar Deniz sadece anne sütü alıyordu. O yolculukta bile son 2 saatte sürekli ağlamış elimiz ayağımız birbirimize karışmıştı.

Daha sonraki yolculuklarda bebek araba koltuğuna her bindiğinde ağlayıp kıyametleri kopararak özellikle yanında oturanı (ben) inanılmaz strese sokuyor. Bu nedenle şehir içinde bile arada Remzi ile yer değiştiriyoruz. Araba yolculuklarımız bu kadar sorunlu olunca Deniz ile uzun yol araba yolculuğu özellikle benim için bir korkulu rüya. Dolayısı ile genelde şehir içinde takılıp tatil zamanlarında hızlı bir ulaşım aracı ile yolculuğu tercih ediyoruz.

Geçen hafta ise Remzi'nin aylardır bitmek bilmeyen abla hasretine artık dayanamayıp tamam haydi düşelim yollara dedim. Dedim ama içimde bir panik bir sıkıntı... Neyse ayarlar yapıldı sabah yola çıkılmadı saat 11.30-12 beklendi ki Deniz yorgun düşsün arabada uyusun. Araba yol için hazırlandı derken yola çıktık. Yukarıda anlatığım olumsuzluklardan sonra ne beklersiniz 1.5 saatlik Gölcük yolculuğumuzun kabus olmasını di mi? Hayır Deniz arabaya bindi 5 dak. içinde uyudu. Halasına gitti kapıda uyandı. Ya Başak o zaman ne bu velvele al çocuğu uykusunda heryere götür diyorsunuz ama olmuyo işte öyle. Biraz şans biraz "düzen" Deniz'i yetiştirirken hayatımızın birinci kuralı aynı saatlerde aynı şeyleri yapmak burada işe yaradı. Gelelim gezdiklerimiz gördüklerimiz kısmına, tüm kardeşler Gölcükte birleşip voltranı oluşturduktan sonra kuzenler kaynaştı, oyunlar oynandı, piknikler yapıldı. Kısacası çoluklu çocuklu bir haftasonu geçirdik. Deniz açısından ise henüz çocuklardan hoşlanmıyor, ilginin sürekli kendinde olmasını istiyor bu nedenle sürekli bi oyun peşinde halanın, eniştenin, amcanın , yengenin gözünün içine baktı tüm tatil boyunca. Onlarda saolsunlar Denizle maksimum ilgilendiler. Sosyalleşme adına iyi bir haftasonu olmasına rağmen düzen adına kötü bir haftasonu geçirdik. Yemek sorunumuz hat saftadaydı. Akşam banyomuzu yapmamıza rağmen hayatında ilk defa 23.30 da (deniz akşamları, kışın 8 civarı yazın 9 civarı uyuyor.)uyudu. Bu kadar geç uyumasına rağmen sabah saat 6.00 da kalktı. Uyku konusunda hala gece sıkça emmek için kalktığı için o kısmı yazmıyorum bile.. Pazar gününe bitik başladık. Öksürüğümüzü tam atlatmışken vücut yorgun düştüğü ve ilacımızı yanımızda getirmediğimiz için tekrarladı. İşte bu nedenlerden ötürü düzen hayatımızda şu sıralar 1. sırada. Bizde bu bitmişliğe dayanamayıp saat 11 de tekrar çıktık yola. Yol kısmı o yorgunlukta hisedilmedi bile nerdeyse üçümüzde uyuduk yolda :)

Deniz evine gelince farkedilebilir ölçüde rahatladı, hatta uykusuna bile bir kaç saat devam etti.

Sonuç olarak Denizle yolculuk rahat geçse de düzen bozulduğu için anne babada stres ve yorgunluk çocukta uykusuzluk ve açlığa neden oluyor. Belki düzensizlik düzenimiz olsaydı bu olmazdı ama buna da benim yapım hiç uygun değil. Yıllık iznimizin 1. kısmını iple çekerken, yolculuk fobim artarak devam ediyor. Tek tesellim uzun yolculuklarda düzeni oluşturmak daha kolay..

Not: Ben Remzi'nin eve geldiği andan gece yatana kadar sürekli uzanmasını hep eleştiririm. Bu yolculuktan anladım ki bu genetik bir durummuş ve yaş ilerledikçe artıyormuş... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder