26 Ekim 2010 Salı

Emmek emzirmek

Bu konu hakkında uzun süredir hep yazmak istedim ve şimdi yazıyorum... Bakınız emzirme reformu gerekli



Ben annesütü - Remzi mama ile büyümüş iki ebeveyin olarak kendi aramızda hiç bu konuya değinmesekte Deniz'in sadece annesütü ile büyümesi ortak kararımızdı diyebilirim. Burada emzirmek işlemini ben yapacağım için belki kararın büyük kısmı bana kalmalıydı ama karar merci olarak biz Deniz'i seçtik. Deniz emme konusunda doğduğundan beri ısrarcıydı.

İlk haftamızı Deniz'in emdiğini sanarak (tecrübesizlik) geçirdik. Öyle memeyi kavrıyor ve yutkunma sesleri çıkarıyordu ki bu ona yeter sanıyordum. Oysaki yeterli ememiyormuş. Bunu önce kilo almayışından sonra da topuk testi hatalı çıkınca net olarak anladık. (ne zor günlerdi topuk testi kötü, deniz yenidoğan sarılığı 7 gün yeni sonuçlar gelene kadar ağladım) Bunun üzerine ben emzirmeye, arkasından Deniz'e minik bir plastik kaşıkla 30cc sağılmış annesütü vermeye başladık. Böylece Deniz usul usul kilo almaya başladı. 2. haftadan 5. haftaya kadar neredeyse hep bu şekilde beslendi. Kendini biraz topladıktan sonra ise kaşıkla vermeyi kestik o da  memeye asıldı. Abartmıyorum gündüzleri belki 4 saatim sadece emzirerek geçti. O zamanlar bu durum için "off" çeken ben, şimdi o günleri inanılmaz özlüyorum.

Malesef 3. ayımızın sonunda işe başladım. Ben part-time  olarak haftada 2-3 gün, yarım gün ofiste işleri topluyor, sonra evde tamamlıyordum. Bu süre zarfında, Deniz'in bir öğününü hep kaçırdım. O öğün için işte süt sağmalar, kaşık biberonlar kısacası hummalı çalışmalar başladı. Sağolsun ilk 6 ay yanımda olan annem Denizle ilgileniyordu. Ne olursa olsun işten eve koşa koşa gelen ben eve gelir gelmiz Deniz'i emziriyor sarıp sarmalıyordum.

6. ayın sonunda ek gıda ile tanışan oğlum, annesütünü ek gıdaya tercih etsede, ikili olarak hayatını devam ettirmeyi kısa sürede öğrendi. Bu arada Deniz, Münevver Teyzesi ile iyice kaynaşıp, anneanneyi de evine uğurladı. Gönül isterdi tabii yavruşuma anneannesi - babaannesi baksın ama olmadı. Anne sütü bağımlılığımız günde 8 öğünden artık 6 öğüne düşmüştü. Ben emzirmeye ve sağmaya full time devam ederken, Deniz'de aynı gayreti emme konusunda göstermeye devam etti. Kahvaltılarımız bile 6-14 ay arası anne sütü ile hazırlandı. Yoğurt yapmayı da denedim ama bir sefer başarısız olunca sütümü daha fazla ziyan edemedim ve bu sevdamdan vazgeçtim.

7.-8. aylarıydı bir memeden vazgeçme eğilimi içine girdi ki çok zor bir hafta yaşadık. Psikolojik olarak bırakılmaya hazır değildim daha. Büyük bir savaş verdim. Maksimum sütüm olsun diye, yeni başladığım diyete-spora ara verdim. Banyodan yatağa hep iç içe hep koyun koyuna olduk o hafta. Daha çok süt sağdım, sütüm azalmışsa diye moralimi yüksek tutmaya çalıştım. Derken bizim bağımsızlık için savaşan oğlumuz annesini dinledi ve ta taaaaa bağımlı haline döndü.

Uyku düzeni içinde önemli oldu emmek. Deniz ilk 9 ay kendi uykuya dalabiliyor yatağında kendi uyuyordu. Ayaklanması ile bu özelliğinden vazgeçti ve geceleri sadece meme ile yatar oldu. O gün bugündür geceleri en az 3, hatta bazen 6-7 kere kalkıyor, emip tekrar uyuyor. Issırmala ise ilk üst dişler çıktığında kendini gösterdi başta çok acı çektim ama Deniz çok çabuk kavradı diş olayının bana ıstırap verdiğini bilinçli hiç ama uykuya dalmadan önce bir süre ıssırdı. O acı tarif edilemez sanırım ama dayanıyor insan bebişi için. Bir süre sonra da alışıyor insan zaten.

Hala zevkle emmesi bir yana, bazen krizi tutup herkesin içinde "anne meme anne meme meme meme meme" diye bağırıyor. Gömleğimi çekiyor, alttan açmaya çalışıyor. Emme-emzirme anne-çocuk arasında enterasan bir bağ, ben böyle bir deneyimin eşi benzeri olduğunu düşünmüyorum. Birbirinizin gözünün içine baka baka herşeyinizi paylaşıyorsunuz. Büyük bir emek söz konusu iki taraf içinde biri bazen acı içinde de olsa emzirmek derdinde, diğeri damla damla da gelse emmek.

Diyeceğim o ki emzirmeye ve emmeye devam... Nereye kadar mı? Bence gittiği yere kadar, babaca 2 yaşına kadar.

19 Ekim 2010 Salı

Baba

Anne olmak konusunda, hamile kalmadan önce bile "ben anne olabilir miyim?" diye tereddütlerim varken baba olmak konusunda, Remzi'ye hep güvendim. Şimdi bile kendimi vasat bir anne olarak tanımlarken Remzi'yi mükemmel bir baba olarak tanımlayabilirim.

Deniz oğlan, bu satırlar sana (!), ilerde "babamla bebekken ilişkim nasıldı" dersen, bu yazıyı oku.

Remzi, Hamilelik döneminden ahçılığımdan, soförlüğüme, doktorluğumdan, spor hocalığıma hepsini üstlenmişti. Doktora her gidişimde yanımda geldi, ultrasondan oğlunu tanımaya çalıştı. Çalışmadığı zamanlarda işe bıraktı - işten aldı. Hergün ceviz,fındık, kayısı vs yani beslenme çantamı hazırladı. Deniz zeki olsun diye balıklar yaptı. Sabahları taze meyve suyumu sıktı. Mutfaktan uzunca bir süre koku nedeni ile tiksindiğimden yemekleri yaptı. Ammaaa suyum erken geldiğinde yarım saat şoktan hiçbişey yapamadı. :) O panik sözcüklerle anlatılamaz. Bu kadar tatlı bir baba adayı daha olmazdı. Ben sakince valizimi hazırlarken, söylediklerimi anlamak bir yana, el ayak karışmış şok durumunda Remzi gezindi etrafta.

İlk zamanlar biraz mesafeliydi Remzi. Korktum "aman" dedim. Deniz'in 40'ının çıktığı zamanlar bir haftasonu fena ateşlendim. Deniz inanılmaz ağlıyor, ben ateşten tir tir titriyorum, ne yapacağını şaşırdı panikten. "Önce sen, önce sen" diyip, üzerime kalın kıyafetler eldiven felan getirdi. Ben biraz ısınınca Deniz'e süt verebildim. Böylece sorunun da ilk kriz anı çözüldü. Akşamları gaz sancılarında kucağında gazını çıkarttı. Altını değiştirdi. Her haftasonu hava soğuyana kadar orman havası alsın diye onu ormanda 3-4 saat dolaştırdı uyuttu. Organik pazar alışverişlerimizi yaptı. Sonra; önce senler, kendiliğinden zamanla önce Deniz'e döndü.
Zaman geçtikçe paylaşım arttı, Deniz'de babaya daha çok bağlandı. Hem baba, hem oyun arkadaşı oldu.

Akşam koşa koşa eve gelen Remzi ellerini yıkar yıkamaz Deniz'i alıyor, Deniz yatana kadar oyunundan, masalına, yemeğinden, bezine aklınıza ne gelirse yapıyor. Ve de o kadar iyi beceriyor ki Deniz tüm gün "baba baba" diye dolaşıyor. Hiç kızmadı Deniz'e Remzi, hiç bağırmadı. Hiç sıkılmadı Deniz'den. Bunalıp yeter demedi.  Aksine hep sevdi, sevgisini gösterdi.

Bu nedenle biz her akşam camda Remzi'yi dört gözle bekliyoruz. Gelince sevinçten elimiz ayağımıza dolanıyor.

11 Ekim 2010 Pazartesi

Deniz 1,5 yaşında

Olleyyy,
Deniz 1,5 yaşında oldu.. Çeşitli sorunlardan bloga giremedim yazamadım geç oldu ama 1,5 yaşın heyecanını bloga da yansıtmalı artık değil mi???


 Deniz'den;
04.04.2009'da dayanamayıp 1 ay erken doğdum.
3 aya yakın yenidoğan sarılığı olarak bir rekora koştum. Bir gece hastanede bile kaldım.
3. ayın sonunda annem işe başladı ama annem part time çalıştığı için pek kurtulamadım pazartesi çarşamba, cuma 3 saat ayrı kaldım sadece off offf...
Gece-gündüz olayını 40'ımda çözdüm.
Ödül olarak Babaanneme gittim. Aman Allahım amcamdan, kuzenlere, babaanneden, dedeye, kuzenler hepsi beni kutladı. Gce-gündzün mühim olduğunu o zaman öğrendim.
6 ay sadece anne sütü aldım. Annem memeden, anneannem kaşıkla annemin sağdığını verdi. Annem için yemek zevk, benim için sadece ihtiyaç. Ahh anne ahh şu farkı bir anlasan sende benim gibi fit olursun ama nerde.. Homini de gırtlaksın.
3 ay 8 günlükken sünnet oldum.. O günleri hatırlatmayın ama çok zor geçti.
Keyfim 6 ay yerindeydi. Pek hareket etmedim. Ama annem bu rahat bırakır mı hadi dön ne zaman döneceksin dedi mecbur 5. ayda (anneme göre geç) döndüm. 6. ayda da oturtmaya başladı. Ya kardeşim bi daha ne zaman yan gelip yatıcam ya!!!
Annemin istekleri bitmedi haydi emekle dedi. 12.12.2009'da emekledim. Baktım babamda bu konuda ısrarlı kıramadım.
Annem ikide bir "2" diyor sanırım bu bir şifre bende söyledim ama bişey olmadı. Aha da diyorum "ikiiii" (10.12.2009)
Beni artık salak sanıyorlar erken yürüyeyim de kapasitemi görsünler dedim. 27.12.2009 sıraladım. tam yürüyüşe geçme tarihim 28.01.2010 artık bildiğin yürüyorum.
30.01.2010 sonunda diş hediğimi yaptılar. Ya benim dişim 12.11.2009 da çıktı anne bu ne tembellik?????
Show dünyasına ilk adımlarımı lamba, saat göstererek yapıyorum millet mest. Televizyoncu mu olsam ne yapsam ne yapsam evde sevinç çığlıkları yükseliyor. İyi showmen olur benden.31.01.2010
Sardı beni showmanlik biraz da müzik kısmında geliştirdim kendimi anneannemi'de show girl yapıcam yaşı biraz ileri ama tonu tutturdu. O söyleyince daha çabuk ısınıyorum. Tin tin tini mini hanım hadi eller havaya. 26.02.2010
Yawww bir yaşına geldik aldı bizi bi düşünce uykusuzum geceleri
Fransız fransız geziyodum babam saçlarımı kıskandı traş oldum. Tüm havam gitti. Büyüyünce bunun hesabı sorulacak. 13.04.2010
İlk tatil 23.04.2010 antalya.. Deniz, kum, güneş kızlar ooo süperr.. Tatil olayına kanım çabuk kaynadı.

Anne anne biyere kadar biraz da parka takılalım değil mi 05.2010 (annem günlük tutmayı bıraktı net tarihler artık yok!!!)
Al-ver, baba, tik tak, iki , gel bunları söyleyince annem mest oluyo.. Dikkatinizi çekerim henüz anne demiyorum. 05.2010
Artık anne diyeyim kadının hayatı bitti.. Bababababa bi yere kadar :)
Annem benle berbercilik oynuyo sandım ki yanılmışım beni traş etti. Bunlar karı-koca saçlarıma takıklar uff ufff.
Doğduğumdan beri havanın güzel olduğu her haftasonu Hidiv kasrına gittim. Sanırım showman'lik bizimkileri sarmadı Mısır Valisi olmam isteniyor. Ya bürokrasi bana göre değilll biri babama bunu söylesin.
Annem düzenim konusunda çok ısrarlı sabah aynı saatte kalkıyorum, yemek aynı saat, uyku aynı saatte. Ne yalan söyleyeyim annemin en çok bu özelliğini seviyorum, babam biraz gevşek bu konuda ama.
Aktivite kadını annem. Neymiş beraber müzik yapacakmışız. Music Together... Off off ...
Geceleri annemle yatmayı seviyorum . Uykudan önce mutlaka banyo yapaım prensip. Dişlerimi de günde 10 kere fırçalıyorum mesela...
1,5 yaşındayım artık daha özgürüm kolaysa istediğimi yapmasınlar basarım çığlığı hele bir de istediğimi vermesinler ağlarım hemen. 
1,5 yaşındayım ve bu evin reisi benim.

3 Ekim 2010 Pazar

Music Together 2

Müzik Aşkınnnaaaa,
Bütün hafta akşamları 10-15 dakika deste verilen müzik cd ile oyunlar oynadık şarkılar söyledik, tempolar tutuk veeee sonunda 2. Music Together dersimize bu cumartesi gittik. Biraz geç olsa da derse yetiştik.. Bu sefer Deniz süper uyumlu tempolar tutuluyor, oyuncakları zamanında alıp zamanında bırakıyordu... Dinlenme şarkısında bile geldi kucağıma yattı inanamadım.
Oğluşum hergün yeni birşey öğreniyor gelişiyor. Bu, o kadar çabuk ama belirgin oluyor ki her seferinde farklı bir şok yaşıyorum. Remzi ile yan yanaysak göz göze gelip sevincimizi - şaşkınlığımızı paylaşıyoruz...
Müziğin olumlu etkisini bu hafta çok net gördük. Biz aslında Deniz'e doğduğundan beri lullababies şarkılarını hergün dinletiyoruz, bunun yanında, baby mozart, bach, beetoven, radyo ya da adım-adım serimizin müziklerini de. Televizyon izlemediğimiz için evde müzik sürekli açık... Fakat uyum, tempo, grup müziği, paylaşmak bunlar bu derste olan ve evdede uygulamaya özen gösterdiğimiz noktalardı. Derste evdeki çalışmalarımızın meyvelerini de topladık elbette...
Denizle aktivite yapmaya bayılıyorum... Her yaptığımdan yeni birşeyler öğrenmesi beni şaşkına çevirmesi beni mest ediyor. Bir de Remzi varsa işin içinde eğlence de ekleniyo ki deymeyin aktivitenin keyfine.