25 Ağustos 2010 Çarşamba

Deniz Güneş Kum

Denizle denizde... Başlık konusunda kararsız kaldığım için böyle başlayayım dedim.. Aslında 16 ayın yorgunluğunu atacağımızı düşündüğümz uzun tatilimiz (9 gün) geçen haftaydı.. Bu Denizimiz ile 3. deniz tatiliydi.. 16 aylık olmanın verdiği olgunlukla denizi anladı kavradı girdi. Hatta önce ayağını soktu "uufff" dedi bi titredi ardından tüm vücudunu sokarak soğuğa dur dedi. (gerçi deniz 30 derece vardı) Simidine kuruldu, ona yapılan maskaralıklara güldü. Denizden en çok taş çıkaranı ennn ama enn çok sevdi. (Dayı ile Baba yarıştılar bu konuda) İlk günler denizde anneciydi.. "Anne annee anne" diye bağırdı. Üçüncü günden sonra favorisi babaydı. Son günler herkesle oynadı. Kumdan kaleler yapma konusunda baba ile dayı yarışırken o olaya tepkisiz kalıp taş attı.. Belkide oğluşum hiç kale göremediği için yaptıklarına anlam veremedi.. Genelde anne baba ve dayı arasındaki çıralı, yok adrasan, hayır hayır sülüklüye gidelim karmaşasından arabaya biner binmez uyudu...

Denizle evde... Evde 10 kişinin kalabalıklığından son derece memnundu.. İlk gün kısa bir yabancılığın ardından herkesi gidip gelip öptü... Anneanneyi peşinden az gezdirmedi. Ama en çok dayı ile anlaştı. Öyle ki dayıyı elinden tutup klimalı odaya götürdü bu da yetmiyomuş gibi üçüncü istemiyoruz diye kapıyı arkadan gelenin suratına çarptı. Terasa koyduğumuz havuza sabah akşam demedi daldı çıktı.. Arada havuzu sulamayı da ihmal etmedi. (merak etmeyin her sulama sonrası su değişti). Bu kalabalığa ilgiye rağmen uykusu gayet düzenli ve güzeldi. Sabah kalkış anneannenin koynunda bir saat eğlence kahvaltı deniz, duş, ardından toplu kahvaltıda domates yiyiş, biraz havuz keyfi sonra uyku, yemek ve yakın koylara araba ile gidiş akşam 7'ye kadar deniz keyfinden sonra ev banyo , yemek ve uyku... Her günü bu düzene uyarak geçti.
Ev kalabalık konuşan çok olunca kelime haznezi genişledi. Lal (lale), Caaa (can), Baa (bahar), ayded (aydede)...
Her an arkasından birinin geleceğini bilerek dur durak bilmeden koştu coştu karıştırdı... Ama en çok baş parmağını kaldırıp "ı" dedi. (türkçe anlamı:bu ne) günde 100 belki 200 kere...
Deniz: ı, Diğer: lamba
Deniz: ı , Diğer: havuz
Deniz: ı, diğer: aydede
Deniz: ı, diğer: masa
Deniz: ı, diğer: salıncak......
Eline kabloyu alıp herkesi kovaladı, kovalarken kablo biryerimize değince elektrik çarpmış takliti yaptık bayıldı katıla katıla güldü. Son 2 gün bu oyunla Can'ı odadan odaya kovaladı.

Uykusu gelince bana gelip "anne" demesi ise hayatımda duyduğum en güzel sesten en güzel kelimeydi.. Yağlarım eridi, içim gitti, zevkten mest oldu. Birde "anne" derken sarılıp öperse sanırım yeryüzündeki cennete ayak basmış oldum birkaç saniye...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder