11 Kasım 2010 Perşembe

Poland

Polonya seyahati nedeniyle okuyamadığım sevgilimin yazısını okurkene gözüm katkıda bulunanlara kaydı ve biraz kendimden utanarak okun yeni kayıta doğru gittiğini gördüm.


Daha öncede seyahatler, ayrılıklar oldu ama bu sefer karşımızda ufakta olsa konuşabilen bir şahıs olduğu için daha zor oldu. Arka arkaya 5 kere baba demesi insanın derininde bir yerine iğne batırıyor ve o acı bir anda bütün vücüda yayılıp, göz gibi uygun bir yer bulursa da kendini dışarı atabiliyor. Yok ağlamadım ama gerçekten çok özledim, hatta kimi zaman telefonda da çok konuşmak istemedim, bu özlem sadece bende kalsın diye, küçük Deniz oğlan hatırlamasın diye.

Çocuk sahibi olunca çocuklara bakış açında da bir değişim oluyor. Mesela Varşova havaalanında gördüğüm sarışın mavi gözlü çocuk Deniz'e hiç benzemiyordu ama o havalanındaki sallanan ata binerken, uçakta koltuğa tırmanırken hiç bir farkı yoktu Deniz'den. Renk,din,ırk ve kültür olarak tamamen farklı olan bir çocukta kendi çocuğumu görüyordum. Bu özlemden öte çocuk sahibi bir kişi olarak dünyaya daha değişik bir gözle bakmamın sebebiydi.



Eve geldiğimde tam beklediğim gibi beni sallamayıp bavuluma atlaması, annesinin bak baba sana ne almış diye gösterdiği cicilerini kenara atıp, bavulun içini karıştırdığında traş makinamı bulup yatana kadar onunla oynaması, işte yine güzel ve sevgili aileme kavuştum hissini bende oluşturmaya yetti de arttı. Huzurla uyudum o gece...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder